Cuma akşamı Selin’e balık yedirmişler. 1-2 saat sonra da ben mutfakta süt içiyordum. Selin beni görünce o da süt istedi. Isıtıp verdim, hepsini içti. Hilmiye balık verdiğini söyledi ama birşey olacağını tahmin etmedik. Belki de balık bozulmuştu. Her zaman yedirdiğimiz ve Migrostan aldığımız Somon balığıydı. O akşam birşey olmadı aslında. Ama Cumartesi sabahı saat 3 gibi selin bir anda yatakta uykusunda kusmaya başladı. Kusmuğu da genizini tıkadığı için öksürükler içinde kaldı ve zor nefes aldı. Biraz su içirdik kendine geldi. Ardından bir daha kustu. Hemen hastane acil servisi aradık. Kusması ve ishali devam ederse getirmemizi ve yoğur, muz gibi şeyler yedirmemizi önerdiler. Bol bol su içirdik. Kusması geçti derken tam yatıyorduk bir daha başladı. Midesinde de birşey kalmadığı için sadece su çıkıyordu. Bağırsaklarından da guruldama sesleri duyuluyordu. ishal olacağını anladım. Hemen giyinip hastanenin yolunu tuttuk. Yanımıza da kavanozda yoğurt aldık.
Doktor muayene etti. Biraz hastane korkusu olduğu için muayene zorlukla geçti. Özellikle boğazını kontrol etmek istediklerinde ağzını açmıyor ve spatulayı da ısırıyor. Doktor yapacak birşey olmadığını söyledi. Zaten çoğunu sindirmiş ve ishal olduğunda da bağırsakları boşaltacaktı. Saat 8 e kadar hastanede kaldık. Hastane içindeki çocuk parkında biraz oynadı, yoğurdunu yedi. Çubuk kraker aldım, ondan da biraz yedi. O arada doktorumuz İzlem Hn. da geldi. Onun da önerilerini aldık, hatta bize yeni bir reçete bile yazdı. Bir süre sonra da ishal’i başladı. Selin kendine geldi ve yine neşeli, mutlu ve geveze çocuk oldu. Altını değiştirmeye giderken etrafındakilere “-Ben kaka yaptım” diye söylemeye başladı. İzlem hn.dan korkusundan yoğurdunu da yadi. Hatta gidip doktora “-İzlem abla ben hasta oldum, kustum, iyileştim. Yoğurdumu yedim” dedi. Çok güldürdü bizi. Eve geldikten bir süre sonra 2nci kakasını da yaparak sindirdiklerini tamamen çıkardı. Portakal suyunun içine Reflor karıştırıp verdik. Böylece ishal’inin de önüne geçmiş olduk. Cumartesi günü sabah Hilmiyenin eğitimi vardı, gidemedi. Tüm gün Selin’le ilgilendi.
Akşam da Finlandiyadaki arkadaşımı almaya gittim havaalanına. Ankaradan geliyordu ve ertesi gün Finlandiyaya uçusu vardı. Uçağı rotar yapıp gecikince eve gelmemiz de gecikti. Selin’i göremedi. Selin için oynayan bir bebek almış. Damat dansı çalıyor. Elindeki düğmeye basınca çalışıp duran bebeklerden. Sabah da erken saatte havaalanına bıraktım. Selin uyanıp bebeği gördü ama biraz korktu. Bebeğin oynamasından hoşlanmadı. Şuan aslında oyuncakları ile çok oynamıyor. Müzik sevdası devam ediyor. En çok gitarını boynuna asıp şarkı söylemeyi seviyor. Bol bol boya kalemleri ile resimler yapıyor. Bulduğu her yere çizim yapıyor. Tablet PC de yeni çocuk oyunları indirdim. Daha çok puzzle oyununu oynuyor. İlk zamanlar zorlandığı puzzle’ları artık hemen bitiriyor. Bildiği renklerin hepsinin ingilizcesini de öğrenmiş. Sorduğumuz zaman ingilizcesini ve türkçesini beraber söylüyor.
Pazar günü yani dün de Aygül teyzesine gittik. ishali de durmuştu. Orada da çok eğlendi, sonrasından Gündüz dayısı geldi. Elif’i de getirmişlerdi. Elif daha yürüyüp konuşamıyor, ama seneye çok iyi anlaşacaklardır. Eve dönüş yolunda hemen uykuya daldı.Akşam da 22.00 gibi uyuduk. Selin akşam çok yordu bizi. Maşallah çok enerjikti. Aldığım balonları şişirdik ve onlarla oynadık.
Dün gece Hilmiyenin sesi geliyordu. “-Selin ne yapıyorsun?” Bugün sabah anlattı. Yatağın yanında park yatak vardı. Selin yataktan düşmesin diye onu hala kaldırmadık. Tampon görevi görüyor. Yatağın baş kısmında küçük bir aralık kalıyor ama oradan düşmesi imkansız görüyor. Şimdiye kadar en fazla ayaklarını oradan sarkıtıyordu. Selin çoğu zaman başını yastığa koymak yerine direk yastıkların üzerinde yatıyor. başı yatağın kenarına doğru gelmiş, döne döne o aralıktan aşağı sarkmış. Ama hala ne yaptığının farkında değil, hala uyuyor. Ayakları yatağın üzerinde başı yere sarkmış, düştü düşecek. Hilmiye farkına varıp hemen çekmiş yukarı. Uyurken çok deli yatıyor. Sürekli yatakta dönüp duruyor, üstüne en ince örtüyü bile örtmüyor.