Geçtiğimiz 1-2 hafta içinde bir çok önemli günleri geride bıraktık. Dün 22 ayı bitirdi ve 2 ay sonra 2 yaşında olmuş olacak. Cumartesi günü Hilmiye ile evliliğimizin 5 yılını geride bıraktık. Çok istediği hediyeyi aldım ve işyerine de her yıl için 1 gül gönderdim.Önümüzdeki hafta da Babalar Günü. Selin’in kuzeni Bahar beni “Selin’in Babası” diye çağırıyor. Selin’in Babası olmak çok güzel.
S’in de her geçen büyüdüğünü görmek, gelişimlerini izlemek heyecan verici. Özellikle konuşma becerisinin gelişmesi çok ani oldu. 2 hafta öncesinde de 2 kelimeyi bir araya getirip birşeyler söylüyordu ama bu defa daha farklı. Artık 3-4 kelimeyi bile kullanıyor. Kendini konuşmak için çok zorladığını görebiliyorum. Bazen öyle bir cümle kuruyor ki şaşırıp kalıyorum. Bazen de katıla katıla gülüyorum.
***********
Gecen haftalarda kendi üzerime 1 bardak sıcak çay dökerek yaktım. Yemen soğuk duşa girsem de karnımın sol tarafını yakmaktan kurtaramadım. Evde yanık için bir ilaç yoktu. Aklımıza Selin’nin pişikleri için kullandığımız Trosyd merhem kullanmak aklımıza geldi. Bir kaç gün onu kullandım yanıklar büyük orada geçti. Merhemi sürerken Selin gördü ve tekrarladı
-Baba, uf oldu, baba uf oldu. Baba Trosyd sür.
Kendisi de düşüp bir yerlerini incittiği zaman
– Düştüm, uf oldu.
– Nerede düştün kızım?
-Parkta düştüm, uf oldu. (Sonra uf olmuş yerlerini bize öptürüyor)
************
Bazen çok sıkıcı durumlar da yaşıyoruz. Yaren de o gece bizimle kalmıştı. Selin akşam olduğunda yatmak istemedi. Annesinin kucağından bir an olsun inmedi. Dişlerini fırçalamak için fırça ve macunu getirdim. Normalde önce bana fırçalattırır sonra kendisi eline alarak fırçalamaya devam eder. Ağzını tutup tam fırçayı sokacaktım ki çığlık atmaya başladı ve ağladı. Kucaklayıp yere koydum ve Yaren’in yanına gitmesini söyledim. Vay sen misin bunu söyleyen. Nefesi kesilircesine ağlamaya başladı. Sonra kolunu tuttu. Acaba bir yeri mi çıktı diye korktuk. 1 saate yakın sürdü sakinleşmesi. Sonra uyudu ama uykusunda devam etti. Bir ara Gummy, Tom diye konuşuyordu. Gummy; 118 reklamlarındaki ayıcık. Tom ise cep telefonumda yüklü olan uygulama. Kedi Tom’a ne söylersen tekrarlıyor, 2 kez kafasına vurunca bayılıyor. Selin’in hoşuna gidiyor Tom’un düşmesi. – Tom, düş, düş. Gün içinde üzücü birşey yaşamışsa mutlaka gece rüyasında da birşeyler yaşıyor. Bir anda ağlayarak uyanıyor. Bizleri bile tanımıyor. Bir süre ağlayıp tekrar uykuya dalıyor. Mızmız olduğu günlerden nefret ediyorum. Mızmızlığı kolay da geçmiyor. Bazen sabahtan, yatana kadar devam ediyor. Bazen sabır seviyemiz çok zorlanıyor, sesimizi yükselttiğimiz zamanlar oluyor. Sonrasında da pişmanlık duygusu.
*****
2 kez kapalı havuza gittik. ilk seferinde çok korktu. Annesinin kucağından hiç inmedi. Sonra biraz alıştı. Çocuklar etrafını sarınca biraz korkusu geçti. Bıcı bıcı demeye başladı. 2nci gidişimizde Yaren de geldi. Bu defa benim kucağımda yüzdü. Yaren’in olması avantaj sağladı. Sonrasında havuza gitmek istediğini söyleyip durdu. – Babaaa, havuz, bıcı bıcı… Fakat havuza çok sokmak da istemiyoruz. Klor seviyesi çok olmasa da haftada en fazla 2 kez girmesinde yarar var.
Cumartesi günü çok eğlenceliydi. Sabah uyandık, kahvaltıyı yaptık.Selin balkona çıktı ve benden sandalye açmamı istedi. Ona bir tane sandalye açtım, sonra benim de oturmamı istedi. Yanına bir sandalye daha açıp oturdum. Başladı konuşmaya. Bıdı bıdı bıdı sürekli birşeyler söylüyor, kendini konuşmak için zorluyor. – Babaaa, adam düştü, uf oldu. Park soğuk, havuz bıcı bıcı…. Balkondan site dışındaki park görünüyor. Orayı bir süre izleyip konuştu. – Çocuk sallandı baaakkkk. çocuk indi bak, bisiklet gitti. Polis gitti… Evin karşısındaki marketin önünde bir sür arabası duruyor. Onun gelişini bazen bekliyor. Balkona çıkar çıkmaz ilk ona bakıyor. Eğer arabayı orada görürse sevinç çığlıkları atıp bizi çağırıyor. – Baba baaaakk, süt araba… Gülmekten yarıldım konuşmalarına, benim güldüğümü görünce onun da hoşuna gidiyor, daha fazla daha fazla konuşmaya çalışıyor.
Öğleden sonra da Cevahir Alışveriş Merkezine gittik. Birşeyler yedik, Kuyumcuda işimizi hallettik, sonra Mothercare’e gittik. Selin’e bir sürü yazlık kıyafet aldık. Geçen yılın giysileri minicik oluyor. Yeni aldığımız kıyafetlerden birizi yeşilimsi bir renkteydi. Akşam da kendi üzerinde benzer bir renk vardı. Elin elinde yeni kıyafeti ile gelip – Babaaa, aynısı… diye söylemez mi. Önce aynısı olan nedir anlamadım ama sonra durumu çaktım. Bu aralar hazıfa kartları ile çok oynuyor. Özellikle birbirinin aynısı olan nesneleri bize getirip – Aynısı… diye tekrarlıyor. Hafıza kartlarının üzerinde bir çok şeyi de biliyor. Kitaplarını zaten iyice ezberledi. Yeni kitap aldık onu da büyük oranda öğrenci. Sayıları bazen kendi kendine sayıyor. Öğrendiği kelimeleri sürekli kendi kendine tekrarlıyor. Braindumps yapıyor.
Alışverişten sonra Anneannesine gittik. Kuzeni Elif’i de getirmişler. Kıbrıstan yeni döndü, 1 aydır yüzünü görememiştik. Selin bu durumlardan çok hoşnut olmuyor. Annesinin başka bebekleri sevmesine gıcık oluyor. Akşam da Abbas dayısına gittik. Onların evindeki avize lambalar uzaktan kumanda ile yanıyor. Her bir lamba için ayrı kumandalar vardı. Selin önce birini keşfetti. Tv ye doğru tuttu ve bastı, ama o da ne? Basınca lamba yandı. Sonra kumandayı lambaya tutarak kapatıp açtı. Ardından başka lambalara yöneldi. Fakat elindeki kumanda onları yakmıyordu. Odanın içine bakındı ve yaşasıııınn başka bir kumanda vardı. Hemen onu eline alıp bastı ve ışık yandı. Şimdi 2 tabancalı kovboy gibi bir birini, bir diğerini akıp söndürdü. Akşam da hep beraber başka bir yere misafirliğe gittik. Selin artık çok yorulmuştu. Arabaya biner binmez uyudu.
********
Dün de sabah 10’a kadar uyudu. Uyandığında çok mızmızdı. Annesinin kucağından pek inmesi. Kahvaltı sonrası onu parka götürdüm. Yağmur sonrası bir gündü ve biraz serinlik vardı. – Baba, park soğuk! dedi Selin. Ama yine de montunu giyinip gitti parka. Park onun için engel tanımaz bir yer. Soğuk, yağmur, sıcak hiçbiri engel olamaz. Yine gider yine gider. Parkta artık kendi başına merdivenlerden tutunarak çıkıyor. Merdivenlerin son basamağında durup, parmaklıklardan elini uzatıp el sallıyor. – Hoşçakaaaaallll… Sonra kaydırağın ucuna gelip oturuyor ve kendini bırakıyor. Onu kendi başına kaymaya teşvik etmem işe yaradı. Artık kendine daha bir güveniyor, merdivenleri daha emin adımla çıkıyor. Parkta işimiz bitince çimenlerde biraz oturuyoruz. Sonra markete girip Çilekli Nesquick alıyoruz. Başka markaları da tanıyor ve onları pek severek içmiyor. İllede Çilekli Nesquick olacak. Hergün mutlaka 1 tane Nes içiyor. Akşamları da ılık süt içmeye devam ediyoruz. Sabah kahvaltı sonrasında da 2 tane portakalı sıkıp veriyoruz. Bunları severek içse de bu değişim günlerinde daha zor yemek yemeye başladı. Artık kafasını çeviriyor, kendini kaşıktan uzaklaştrabiliyor. Hilmiye’nin işi zor. Zorla da olsa birşeyler yedirmeye çalışıyor.
Dün Başbakanlık seçimleri de vardı. (Tayyip 3ncü kez kazandı) Oy kullanmak için okula gittik. Sonrasında arkadaşlarımız misafirliğe geldi. İndat ve Adeviye bizim siteden ev baktılar. Sonrasında Çiğdem ve Gökhan da katıldı. Çiğdem’in Selinden 6 ay küçük bir kızı var. Defne yürümeye yeni başlamış çok hareketli bir çocuk. Kimse 1 dakika yerinde tutamıyor, kendine oynayacak birşey mutlaka buluyor. Tabi anne baba da peşinde koştur dur.
Selin annesinin kucağından hiç inmedi. Aslında yabancılardn çekinen bir çocuk değildi ama nedense artık çekinmeye başlıyor. Utangaç tavırlarla bize sarılıp kimseye gitmiyor. Dün diğer çocuklarla da hiç oynamadı. Önceden oyuncaklarını serer ve onları paylaşırdı. Ama bu kez hiç ilgilenmedi bile.
Akşam da haftalık alışveriş için Migros’a gittik. Selin’in huysuzlukları biraz gitmeye başladı. Kendine bir oyuncak market arabası buldu. İçine çikolatalar, biskivüler doldurdu. 2 tane de Nesquick içti. Artık çok yorulmuştu. Banyodan sonra onu giydirdim, saçını kurutup taradım. Yatağa girer girmez uykuya daldı.