Benim 3, Hilmiye’nin de 2 haftalık tatili vardı. Ramazan Bayramından 1 hafta önce çıktık yola. Bu defa arabayla gittik. Giderken çocukların rahatlığı bakımından endişeliydim aslında. Ama hiç korkulan olmadı, güzel bir yolculuk yaptık. Bu yıl 3 aile tatil yaptık. Çiğdem ve Gökhan ailesi ile ilk defa. Aynur Teyzeleri ile de bu yıl beraberdik. ilk tatil yerimiz Polamo Sultan Club Hotel’di. Denizatı’nda bu yıl yer olmayınca yakın çevrede burayı bulduk. Gece yola çıktık ve çocuklar daha feribota binmeden uyudular. Feribottan sonra da yeni yollardan gidince çok rahat oldu. Artık Yalova’dan geçilmiyor, bu iyi olmuş. Gemliğe kadar otoyol olmuş. Sonrası eski yol.
Polamo’ya varır varmaz yorgunluktan bitiyordum. Biraz uyudum, o esnada bizimkiler odayı beğenmemiş, oda değişimine üstelik bir üst kalitedekine ücretsiz geçmişler. Çiğdem’lerle yan yanaydı odamız, Aynur biraz uzaktaki odayı almıştı. Hemen öğlen yemeğine gittik. sonra ortamı biraz keşfettik. Otel o kadar büyük bir alana kurulmuş ki odadan yemek yemeye traktörden bozma bir tren ile gidiyorduk. Çocukların çok hoşuna gitti bu durum. Bazen de golf arabalarından bozma araçlarla taşıyorlardı. Yemek herşey dahil sistemi. Hiç sevmediğim bir olay. Şişman insanların bolca yemek yediği görüntüler gelir gözümün önüne. Hilmiye yol boyunca çocuklara bağırıp çağırdığı için canım çok sıkkındı. Halbuki ben onlarla sohbet etmeyi çok seviyorum araba kullanırken. Bu yüzden aramız bozuktu ilk gün. Yemek konusunda kendimi rakı balığa adadım. 3-4 gün o şekilde keyif yaptım.
Otelin en büyük özelliği su kaydıraklarıydı. Selin 1-2 kez kaydı ama hoşuna gitmedi. Suya direk bırakınca panikledi. Duru ise benim kucağımda defalarca kaydı. Hadi şimdi mavi kaydırak, sonra turuncu kaydırak derken çok yoruldum.
Bir de rezervasyon ile özel bir restoranda yemek yedik. Ama rüzgar o kadar kuvvetliydi ki yemekten birşey anlamadık. ETS Tur’un düzenlediği bir tekne gezisi vardı. Ona da Gökhan’ın rahatsızlığı yüzünden gidemedik. Çok da istemedik aslında. Gittiği koyların hepsine daha önce gitmişliğimiz de vardı. Gökhan’ı yakınlardaki bir polikliniğe yatırdık ve serum ile antibiyotik verildi. Tatil boyunca hastalıktan kurtulamadı. Çocukların yemekleri hep problem oldu. Kadınlar hep az yediklerini düşünüp koca koca tabaklarda çocukları yemeye zorladılar. Halbuki onlar kendileri seçip, kendileri yemek istiyorlardı. Bu konuda bir fırsat verilmedi.
1 hafta yorularak geçti aslında. Arada bir deniz, arada bir su kaydırakları ve havuz derken bitti.
1 gün de Efes ve Şirince yapalım dedik ama o gün de yağmura yakalandık. Efes’de arabadan çıkamadık, kocaman dolu yağışı vardı. Göremeden Şirinceye gittik. ilkin Şaraplarımızı tadarak aldık. Biraz dolaştıktan sonra döndük.
Ertesi hafta ise Denizatına geçtik. Biz 3 gece, Çiğdemler ise 4 gece almışlardı. 3 gün resmen burada dinlendik. Nur ablamız yine oradaydı. Soft bir animasyon olmasına karşın çok eğlenceli ekibi var. Hilmiye ve Çiğdem karaokede herkesi bayılttılar. Ellerinden mikrofonu kimse alamadı. Gökhan düzelmiş yemekleri yemeye başlamıştı. Herkes çok eğlendi. Yemek konusunda Denizatı çok daha başarılıydı. Kiloları burada aldık zaten. Denizi de daha güzeldi üstelik. Sincaplara elimiz ile simit yedirdik. Ağaçlar altında uzanıp huzuru içimize çektik.
Dönüş yolculuğu biraz uzun oldu. Susurlukta 1 saat alışveriş yaptık. Bursa’dan sonra trafik başladı. Körfez köprüsünden ilk defa geçtik. Uzun ve yorucu bir trafik vardı. Eve akşam gelebildik.
Hafta sonu Decathlon mağazasına gidip Duru için bisiklet ve Selin için de paten aldık. ikisi de çok istekliydi. Selin için bir eğitim de ayarlamak gerekecek. Duru yarım pedal çevirerek başladı ama artık o da biniyor. Akşamları parka götürüyorum onları. Ben kitap okurken ve çayımı içerken onlar da oynuyor.
Bu hafta ben evdeyim. Hilmiye iş başı yaptı. Evin içindeki tadilatları yapıyorum. Dün çocukları kuaföre götürdüm ve saçlarını kestirdim. Mehmet Tatlı gibi sosyetik yerlere gidiyorlar. Hilmiyenin diğer kuaförlere güvensizliği… Haksız da değil. Adamlar işini çok iyi yapıyor. ikisinin de saçları kısacak oldu. Tam yazlık saç. Ama saçlar kesildikten sonra Duru sanki daha bir fırlama oldu. Tam bir afacan.