Bu hafta S başka bir neşeli. Telefonla bazen evi aradığım zaman sesini duyabiliyorum. Hele annesi telefonla konuşurken sanki bilerek çığlıklar atıyor, konuşmaya çalışıyor. Arada bir babaanneyi arıyoruz. O şimdi yeğenim Yunus Emre’ye bakıyor. O Mersinde biz İstanbulda daha ne zaman görüşürüz bilinmez. Yunus Emre birazcık hasta, nezle olmuş. Bu akşam da aradığım zaman S yine coştu. Çığlıklar, ciyaklamalar. Sonunda sesi kısıldı. Daha fazla çığırtmasın diye emzik verdik. Ama bir süre sonra emziği ağzıyla fırlatıyor yine çığlık atmaya başlıyor. Kendi sesini duymak çok hoşuna gidiyor. Bu aralar el hareketlerinde de bir gelişme var. Emziği artık ağzıyla değil eliyle tutup da çekebiliyor.
Bu hafta Ankaraya gitmedim. Kızımı daha çok görme fırsatım oldu. Geçen hafta yaptırdığımız Verem aşısı tutmadı galiba. Normalde aşı yerinin kızarıp pul pul dökülmesi ve iz kalması gerekirmiş. S de hiç birşey yok, iz falan da çıkmadı hiç. Bakalım biraz daha bekleyelim.