Anne baba olmak dünyadaki en çelişkili şeylerden birisidir. Doğduğundan beri hiç gözümüzün önünden ayrmadığımız, onları her türlü tehlikeye karşı koruduğumuz çocuklarımıza bir anda farklı davranmaya başlıyoruz. Çünkü kendi ayakları üzerinde durabilsin, kendini koruyup kollayabilsin ve bütün zorlukların üstesinden gelebilsin diye. Oysa öyle mi yapmıtı bizim annelerimiz babalarımız. Yürümeye başladığımız an kendimizi sokaklarda bulmuştuk. Anne ev işlerini yaparken baba para kazanmak derdi ile çalışır durur, çocuk ise kendi kendini büyütürdü. Doğuştan kazanırdı bizim şimdilerde vermek istediğimiz yetenekleri. Zor bir dünyanın içinde bulurdu. Çocuk psikoloji gibi terimler yoktu. Hangisi doğru bilemiyorum. Ama bizlerde öğreniyoruz, ansızın içinde bir kullanma klavuzu bile olmadan dünyamıza giren harika şeyi.
31 Temmuz Salı günü Selin kreşe başladı. Kolay olacağını düşündük başlarda. Onun adına hem heyecan hem endişe içimizi kaplamıştı. Selin çok arkadaş canlısı, kendini çabucak sevdiren, ortama hemen ayak uyduran bir çocuk oldu. 1 hafta sonra tam 3 yaşını doldurmuş olacak. Okullar yaklaşık 1 ay sonra açılacak. Şimdiden okula ayak uydursun diye yarım günlük başladık. Şengül abla yanında gitti, bazen de kızı Yaren. Sabahları önce Hilmiye bıraktı, Öğlenleri de aldı. 2 gündür servis ile gidip geliyorlar. Okula henüz alışamadı. Biraz oyun oynuyor arkasından sıkılıp Şengül’ü yanına istiyor. Sabahları kahvaltısını yapmıyor. Dün özellikle çok ağladığı için sesi kısılmıştı. Öğretmenler bu durumun bazen 1 ay kadar sürebileceğini söylüyorlar. Okul açılıp tam güne geçene kadar alışmasını, yanında kimse olmadan servise binip gidebilmesini umuyoruz. Yiğit Koleji bu konuda çok iyi bir okul. Siteden bir sürü çocuk da oraya gidiyor. Onları görürse daha iyi anlaşır, daha çabuk alışır sanmıştık. Bugün servise de binmek istememiş. Öğlen Hilmiye onu aldıktan sonra bırakmak ta istememiş, arkasından ağlamış durmuş. O da haklı, Onun için tamamen yabancı bir ortam şuan. Yanında doğduğundan beri sürekli gördüğü kişileri istiyor. Oyunlar ne kadar eğlenceli olsa bile o yanında tanıdığı kişileri istiyor.
Eğitim sistemimiz belki değişmeseydi okula biraz daha geç verebilirdik. Çocuk artık 5 yaşına girince 1nci sınıfa başlamak zorunda. Daha tuvaletini bile kendi başına yapamayan, kendi kendini besleyemeyen çocukları okula gitmeye mecbur eden zihniyeti anlamak zor. Konuştuğumuz her anne baba bunun yanlış olduğunu düşünürken hangi sivri akıllının fikrine bu kadar saygı duyuldu anlamıyorum. Din derslerinin seçmeli adı altında aslında zorunlu olduğunu herkes görürken bunu yapanlar halkı salak yerine mi koyuyorlar anlamıyorum. Bu durumlar Özel Okul da olsa eğitim kurumlarına karşı güveni sarsacak nitelikte. Çocuklarımızı allaha emanet etmekten başka çare bırakmıyorlar. Onları koru allahım.