Cuma günü fotograf makinam bozuldu. Kurye ile tamire gönderim, geldiğinde hala bozuktu. O gün yaptırmak zorundaydım çünkü Cumartesi günü Duru’nun doğum günü partisinde çekim yapmam gerekiyordu. Hemen acele ile işten çıktım ve Sirkeci’nin yolunu tuttum. Allahtan tamir olmuştu. Cumartesi günü Hilmiye erken kalkmış, çocuklar uyanmış, kuaföre gitmiş, hazırlıklar başlamıştı. Ben tabi miskin miskin yataktan kaltım ama çok zor geldi. Hafta sonu öğle saatlerine kadar uyumayı çok özlüyorum. Duru buna izin vermese de arada bir uyuduğum oluyor. Duru için hafta sonu 7 de kalkıp mama hazırlıyorum ve içiriyorum. Hafta içi de 6 da içirip işe gidiyorum. Doğum günü partisi kendi aramızda yapmıştık, ama hilmiye yapmayacağım dediği partiyi başlalarına farklı söylemiş, herkesi olmayan bir partiye davet etmişti. O yüzden parti artık olmak zorundaydı. Ceviz Ağacından dünyanın parasına alınan bir pasta geldi, yemekler ve ikramlar Şengül Ablanın ellerinden çıktı. Ben bu partiyi gereksiz buluyordum. Çünkü Duru bunu anlamayacak yaşta. Daha yerlerde emeklerken diğer çocuklarla oyun kuracak durumda değil. Asıl eğlence Selin için oldu. Evin için bir sürü çocuk doldu. Selin onları odasına götürüp eğlendirdi. Beklenilenin üzerinde bir sayı vardı. Ne yalan söyleyeyim çok da güzel oldu, eğlendik. Uzun zamandır göremediğimiz doslarımızla da vakit geçirmenin mutluluğu vardı.Gelelim sorunlara. Selin’in yemek Duru’un yatak problemi bu aralar bizi çok yoruyor. Selin büyüdükçe asileşmeye başladı. Artık kibar davranışlardan da anlamıyor. Bağırıp kızdığımızda da hemen sömürüye başlıyor ve bizim Duru’yu daha çok sevdiğimizi söylüyor. Bu hafta okullar yarı yıl tatilinde. 2 hafta okul yok. Şengül Duru’dan çok Selin için yoruluyor. Hemen ağzında bir türlü mideye inmiyor. inerken de kusacakmış gibi böğürüyor. Sanki kendi kendinin midesini bulandırmaya çalışır gibi. Şengül deli divane oluyor, bu çocuğa ne yedirsem diye çırpınıyor. Makarna geliyor, yoğur pilav gidiyor, arkasına köfteler, çorbalar, neler neler allahım. Hele de TV izliyor ise o yemek zehir oluyor. Mecburen kızıp TV yi kapatıyorum. Bu defa da köyü oluyorum. Bana demediğini bırakmıyor.
Duru ise iyice yaramaz oldu. Allahtan onun yemek problemi yok. Ne verirsek, hatta vermesek bile zorla alıp yiyor. Elimizde çay görse istiyor. Geçenlerde sevmeyeceğini düşünüp şekersiz çay verdi, lıkır lıkır içti. Devamını da istedi. Sürekli koltuk üstlerinde. Bazen çıkıp büyük insan gibi oturuyor ve tv izliyor. Eve geldiğim zaman önce kend isini almazsam çok kızıyor. Bugün Selini ve Duruyu beraber kucakladım, başladı Seline vurmaya. Çok kıskançlık yapıyor şimdiden. Akşam olduğu zaman odaya gitmek istemiyor. Gözlerinden uyku akarken bile istemiyor. Mecburen biraz daha salona getiriyoruz ama ne mümkün. Odaya giderken tekrar gözler açılıyor. Belkide uyandığında bizleri bulamayacağını bildiği için yapıyordur. Özlediği kesin, bizim özlediğimiz gibi.