19 Ağustos günü Ramazan Bayramının ilk günüydü. İstanbulda hava biraz kötüydü. Tatil için bir fırsat olarak gördük ve internetten araştırıp Ayvalık taraflarında Sarımsaklı bölgesinde bir otele rezervasyon yaptırdık. Pazar günü sabah saatlerinde yola çıktık ve akşama doğru 17:00 gibi otele vardık. Otele gelir gelmez ilk şoku yaşadık. Havada resmen fırtına vardı. Öyle çok esiyordu ki ağaçları yerinden sökecek gibiydi. Odamıza yerleştikten sonra sahile indik. Ayaklarımı suya soktuğumda ikinci şoku yaşadık. Deniz inanılmaz soğuktu. Bir kaç çıkgın dışında suya giren kimse yoktu. Buzdolabından çıkmış su, denizin yanında sıcak kalıyordu. Merğerse bu bölgenin suyu her zaman soğuk oluyormuş. Akşam olduğunda etrafı gezmeye çıktık. Özellikle Cunda adasına gitmek istiyordum. Şeytan sofrasına çıkıp resim çekmek istiyordum. Bu defada gidişimize trafik engel oldu. Ayvalık merkezde uzun bir arabak uyruğu vardı. Gidemedik, alışveriş yapıp otele geri döndük.
Sabah olduğunda güzel bir gün ile uyanacağımızı düşündük. O da yalan oldu, sabah fırtına var gücüyle devam ediyordu. Otel ile konuşup hastalandığımızı söyledik ve ayrılmaya karar verdik. Onlarda 3 günlük yerine sadece kaldığımız gecenin parasını alıp bizi gönderdiler. Aynur Teyzesi de Bursaya gitmişti. Onlarla buluşmak için yönümüzü Bursaya çevirdik. Selin yol boyunca uyudu. Yoldan Kemalpaşa tatlımızı da aldık ve Bursaya girdik. Girer girmez polis durdurdu ve ceza kesti. Hızlıymışım ve arabanın muayene süresi bittiği için 225 TL gibi bir ceza yedik. Sinir harbi içinde Aynurlarla buluştuk. Selin orada çok eğlendi. Bir sürü çocuk vardı. Bir ara Kerem elinde kızmızı ışıklı bir lazer ile oynuyordu. Bahar ve Selin de ışığı yakalamaya çalışıyordu. Yakalayamayınca Bahar kızdı. Selin de: Bahar bu yapışmış galiba deyince herkes bir kahkaha atınca güldü. Selinin hemen boynu eğildi. Dalga geçtiklerini düşündü. Haksızlarda değildi. Kereme kötü kötü baktı. Neden dalga geçtiklerini sordu. Onu öyle görünce çok üzüldüm ve olaya müdehale ettim. Çocukların birbirleri ile dalga geçmesine sinir oluyorum. Bu onların özgüvenini kaybettirdiğini düşünüyorum. Fikirlerini dalga geçilecek diye söyleyememesinden daha iyidir.
Akşama doğru yola çıktık. Bahar ve Teyzesi bizim arabaya bindi. Selin ve Baharın yaptıkları sohbeti dinlemek çok eğlenceli oluyor. Feribota binip karşıya geçince herkes kendi arabasına bindi. Selini Bahar bize gelecek diye kandırdık. Eve geldiğimizde yukarı çıkmak istemedi. Baharı kapıda bekleyecekmiş. Eve girmeyecekmiş. Çok ağladı. Roko şeker ile kandırıp eve sokabildik.
Bayramın 3ncü gününü hep bareber evde geçirdik. Havuza gittik, yemek yedik. Uzaklara gitmekten daha çok eğlendik aslında. Evimiz tatil köyünden farksız. insanlar sırf havuz için bile otellere gidiyor. Biz havuzumuzdan çıkıp evimizin rahatlığında kalıyoruz. Kafeteryamızda yemeğimizi yiyoruz. Neden uzaklarda eğlenmeyi istedik anlamadım. Farklılık istedik belki de. Ama Selin faktörünü de bazen unutuyoruz. inatçılığı hat safhada ama galiba biz ona alıştık. Bir şekilde kandırarak yenmeyi başarıyoruz. İstediğimiz şeyin tam tersini yapmakta ısrar ediyor. Banyo yapmasını istiyoruz, hayır diyor, yemek ye diyoruz hayır, ayakkabı giy, hayır terlik giyecem… Bazen tersini yap diyoruz yine kandırıyoruz. Bu hafta benim yıllık iznim devam ediyor. Arabanın işleri ile uğraşıyorum. Hilmiye çalışıyor. Bunun onun için öğlen erken eve geldim. Havuza görüreceğim diye söz vermiştim. Ama o gelmek istemedi. Aslında gelecekti ama bir an Hilmiye telefonla evi aradı. Selin telefonu alıp diafonu da açıp cevap verdi. Sonra havuza gitmek yerine Hilmiyeyi işten almaya gitmek istedi. Ben havuza tek başıma gittim. Sonra eve geldim, hazırlanıp Hilmiyeyi almaya gitmek istedim, küsmüş bana gelmek istemedi. Israr edince de hiç gelmek istemedi.
Bazen söylediği sözler karşısında şaşıp kalıyoruz. Geçenlerde beni öyle çok kızdırmıştı ki alıp oyuncaklarını yere çarpıp kırdım. Öylesine hırçındı ki sakinleştirmek başka mümkün olmadı. Bir ara boğazıma yapıştı ve tırnaklarını derime geçirdi. Yara yaptığı yer günlerce acıdı ve morardı. Sonra gelip özür diledi. Hilmiye de ben de kabul etmediğimizi söyledik. Ne derse beğenirsiniz: “Aman be sizinle mi uğraşacağım” arkasını dönüp gitti.
Çok fazla rüya görmeye başladı. Dün gece rüyasında şekerini isteyip duruyordu. Ağlayordu bir taraftan. Salona gidip şekerini bulup verdim sustu. Yastığının kenarına koyup uykuya daldı. Gece de kafamın üstüne çıkınca odadan kaçmak zorunda kaldım. Tekmeler atarak beni kovdu. Geçen gece de otel odasında ağladı. Dışarı çıkmak istiyorum diye bağırıyordu. Kollarımın arasına alıp ben seni korurum kızım dedim ve sarıldım. Sustu ve uykuya daldı. Çok fazla ağlıyor artık. Uykusu öylesine derin ki resmen yaşıyor ve etkisinde kalıyor.
Selinin 3 tane fotografını canvas tablo yaptırdım ve salonun bir köşesine Selin Köşesi yaptık. Harika durdu. Annemlere de bir kaç tane yaptırıp göndermek istiyorum. Ben de güzel fotograf çekiyorum ama modelim çok iyi.