Dün akşam eve girer girmez Selin sevinç içinde beni karşıladı. Koşa koşa geldi sarıldı, kucakladı. O da bizi özlüyor olsa gerek bir süre hiç kucağımdan inmiyor, sıkı sıkı sarılıyor. Hilmiye biraz gecikeceğini söylemişti. Ben de düşündüm; Selin’i alırım, havuza yüzmeye gideriz, sonra Hilmiye gelir bize katılır. Üstümü değiştirmek için odaya geçtim. Selin arkamdan ağlayınca onu da kucakladım. Sonra kapıyı örtmesini söyledim. O da hızlıca kapıyı kapatmaya çalıştı ama unuttuğu şey küçük ayak parmaklarının kapı kapanma menzili içinde olduğuydu. Bir anda kapının alt köşesi ayak baş parmağından geçti. O anda bir çığlık. Koştum sarıldım baktım tırnağının bir tarafı kırılmış ve kalkmış. Şengül hemen buz getirdi. Beni kan tuttuğu için çok da bakamıyordum ama mecburdum. Ayağına buzu koydurmuyordu. dolaptan yara bantı alıp yapıştırdım ama onu da istemiyordu. Ağlayarak – çıkar çıkar! diyordu. Çıkardım. Balkona serin bir yere çıkardım. O anda Hilmiye de aşağıda göründü. Tırnağının çıktığını söyleyince koşarak geldi. O ağlamaktan ben üzüntüden sırılsıklam ter içinde kaldık. Bir an kan tutar gibi oldu kendimi tuttum. Bir süre sonra acısı dinmeye başladı. Üstünü değiştirdik. Sonra onlar parka ben eczaneye gittim. Eczacı tendüdiyot benzeri birşey sürmemem gerektiğini söyledi. Açık yaraya sürülmez. Sadece yara bantı aldım ve onlara katıldım.
Parmağı yaralı olduğu için her zamankinden farklı yürüyordu. Dans edercesine koştururdu ama şimdi daha temkinliydi. Arada bir kapının tırnağını uf yaptığını söyledi. Bir süre oyun oynayıp unuttu olayı. Çok olmanın en güzel tarafı bu zaten. En kötü olayı, acıyı bir küçük bir oyunla unutabiliyor, en küçük şeylerden mutlu olabiliyorlar. Selinim eve gittiğimizde eski neşesine kavuşmuştu. Banyo yapınca tırnak iyice yumuşadı ve biraz daha kalktı. Hilmiye kalkan tırnağı kesti. Sonra oyuna kaldığı yerden devam. Tablet’i önüne açtım ve youtube dan birşeyler izledik.
Bu arada tablet bilgisayarı çok güzel kullanıyor. – Baba bana Selin’i aç! diyor. Bende açıp önüne koyuyorum. Önce Konuşan kedi Tom’u sonra Arçelik uygulamasını açıp oynuyor. Bu 2 uygulama senin söylediğin şeyi tekrarlayan uygulama. Tom’a bazen gün içinde yaptıkları şeyleri anlatıyor. Sonra Kendi videolarını izliyor. Bazen de youtube üzerinden birşeyler izliyor. Bu aralar Ali baba’nın çiftliği şarkısının ingilizce versiyonuna takmış durumda. – Baba, Alibaba song aç!
Bir de Fransızca alfabe öğreten bir kurbağa var. Kurbağa Kermit’e benziyen birşey. Kurbağanın her söylediği kelimeyi Ey, Bi, Si (A,B,C) diye tekrarlıyor sonrada kendini alkışlattırıyor. Tırnağının durumuna çok üzüldüm ama en kötüsü bu olsun diyelim.