Kurban Bayramı bu yıl Salı gününe geldiği için tüm hafta tatil ilan edildi. Toplamda 9 gün tatil vardı. Aylar öncesinden uçak biletimizi almıştık. Anamur’a gitmeye karar verdim. Hazır Gazipaşa Havalimanı açılmışken bir de orayı deneyelim istedik. Pazar günü öğleden sonra yola çıktık. Arabayı Sabiha Gökçende parkedecek yer bulamadık. Aklıma Viaport yanındaki otel geldi. Otelin kapalı otoparkına bıraktık. Bizi bir minibusle havaalanına götürdüler. Uçak kalkarken Duru için mama verdik. Selin uçağa bindiği zaman ise herzamanki gibi Elma suyu istedi. Sonrada her ikisi de uykuya daldı. Basınç o kadar fazlaydı ki kulaklarımız çok ağrıdı. Duru emizik kullandığı için çok etkilenmedi. Selin uykudan uyanıp ağlamaya başladı. Ona biraz elma suyu içirdim. Çene açma haraketleri ile basıncı dengeledik. indiğimizde akşam olmuştu. En son gelen bavul bizimki olduğu için Anamur servisine de en son binen biz olduk. Ön taraflar kapıldığı için arka sıralarda yerimizi aldık. Hava karardığı için yolu göremiyor virajlı yollardan çalkalana çalkalana gidiyordul. 70 km lik yolun nedeyde 50km si bu şekilde gitti. Artık bizim midelerimiz bulandı, çocuklar iyice kötü oldu. Duru en arka koltukta Hilmiyenin omuzunda uyudu. Hilmiye zorlukla oturuyor, bir yandan tutunmaya çalışırken bir yandan da Duruyu kavrıyordu. Selin benim kucağımda ona koltuk aralarından yolu izlemesini istiyorum ki mide bulantısı dayanılır olsun. Acıktım demeye başlayınca anneme telefon ettim. Selin pirinç pilavı ve yoğurt siparişi verdi.
Neyseki 1,5 saat sonra yol bitmiş ve Anamura varmıştık. Babam karşıladı bizi. Eve gidip yemek yiyip kendimize geldik. Hava o kadar sıcaktı ki Selinle beraber denize girdim. Selin soğuk bile demedi. Sıcacıktı su. Biraz kumsalda kumlarla oynadı, kendine arkadaş buldu. Dilek halası da onu çok özlemişti. Dedesine sarılıp “Seni çok seviyorum” diye duygu sömürüsü bile yaptı bizimki. Yunus Emre de ekibe katılınca dayanılmaz bir gürültü yaptılar. Mecburen biraz kızmak zorunda kaldım. Pek yararı olmadı. Şımardılar, yaramazlık yaptılar. Bu da yetmezmiş gibi Duruyu da kudurttular. Duru orada çok değişti. 2-3 gün içinde kızımızı tanıyamaz olduk. Sürekli emekliyor biryerlere gidiyor, düşüyor, tırmanıyor, kısaca yerinde duramıyor. Kucakta hiç durmuyor artık. Kurban Bayramının ilk günü babam 2 tane kurbanlık aldı. Biz Seline izlettirmek istemedik. Fakat aşağıda tiyatro ortamı kurulmuş gibi bütün çocuklar sandalyelerde oturup izledi. kaçanları da Yunus emre yakalayıp zorla izlettirmeye çalıştı. Yunus emre kendine başka arkadaşlar bulunca Selin ona çok kızdı.” Ben senin için buraya geliyorum, senin yaptığına bak, benimle hiç oynamıyorsun, çok ayıp” dese de Yunus Emre gülüp geçti. Çılgınca bisikletine binip turladı durdu. Selin de onun 3 tekerlekli akülü motorunu kullandı. Akisi bitince de arkasından diğer çocuklar itekledi. Selin başka kimseyi motora bindirmedi.
Perşembe günü babam bizi havaalanına bıraktı. Ben kullandığım için biraz daha yavaş gittik. Çocuklar arabada kendilerine yapılmış yataklarda uyudu. Aynı şekilde yine Duruya mama, seline elma suyu alındı. istanbula geldiğimizde hava yağmurluydu. Arabamıza atladık ve Şengüle gittik. Şengül de Durudaki değişikliği farketti.
Bugün eve gelince önce Selini sevdim. Yere yatırıp yüzümü karnına dayayıp gıdıkladım. Duru yemen baba baba diyerek geldi. Benim yaptığımın aynısını Seline o da yaptı. Çok şaşırmıştık. Maşallah bu aralar yaramazlık yaptığından mıdır nedir, çok neşeli. Geçenlerde emekleyerek gitmiş ve Selinin sandalyesine tutunarak kalkmaya çalışmış, tabi sandalye çok hafif olduğu için devrilmiş. Bizimki yere düşmüş, sandalye de onun üzerine. Çok ağladı. Yine geçenlerde selinin oyuncakları arasında tokmak bulmuş. Onu sallarken ağzına vurmuş, yine çok ağladı.
Baba, ede, gel, anne kelimelerini söylemeye başladı artık. ellerini oynatarak gel gel gel demeye başladı. Alkış yapmayı öğrenmiş. Kapı açıldığında sanıyor ki dışarı çıkacak, o yüzden çok seviniyor. Kapanınca da başlıyor ağlamaya. Banyo yapmayı çok seviyor. Soyunup banyoya getirildiğin anlıyor ve başlıyor neşeli çığlıklar atmaya.
Selin uzun süreden sonra bugün okula gitti. 29 ekim için bir gösterileri olacak sanrımın. Çalışmalara başlamışlar. Okuldan birkaç arkadaşı taşınmış. Taşınmayı güzel birşey sanıyor, bizde taşınalım deyip duruyor. Ona kiracı ve ev sahibi kavramlarını anlattım. Bu sefer de kiracı olalım bizde demez mi. Yeterki taşınalım ….