Geçen hafta yunus emre ve dilek hala geldi. Yunus emre çok büyümüş boyu uzamış ve çok kilo almış. Yaramazlığı da epeyce artmış. bu defa yunus emrenin hakkında Duru geldi. Selin biraz kibar olduğu için onun oyun oynama tarzını sevmiyor. Dilek gelir gelmez bir sürü oyuncak almış. Akşam eve geldim heryer oyuncak. Duru ve Yunus Emre arabayla oynuyor. Duru erkek gibi Yunus Emreyle oyuna katılmış.Pazartesiden Cumaya kadar bizde kaldılar. Yunus Emre doktor kontrolünden geçti. Allerjisi hala devam ediyor. Pek diyet yapmadığı için çok fazla yemek yiyor. ağzı hiç boş durmuyor. Bu yüzden de zayıflaması imkansız. Ne bulursa da götürüyor. Cuma günü onları sinemaya götürdük. Çiğdem ve kızı da geldi. Onlar Köstebekgiller filmiye girdi biz Dilekle alışveriş yaptık. Sinema çıkışı da buluşup yemek yedik. Yunus Emre kocaman bir burger aldı. Yarısından fazlasını bitirdi. Dileğin de pek dikkat ettiğini söyleyemeyeceğim.
Selin 1 haftalık yarı yıl tatilinden sonra bu hafta okula tekrar başladı. ilk gün göndermedik. O akşam arkadaşı Ece geldi, beraber bir kaç saat oynadılar. Birbirlerinden ayrılırken ya Ece yada Selin ağlıyor. Selinin öğretmeni değişmiş. Demek teacher hastalığından dolayı devam edemeyecekmiş. Umarım ciddi değildir. Yeni öğretmeni ilgilterede yaşamış çocuklarla da arası iyi olan biriymiş. Tanya Arslan. Daha tanışmadık ama bir ara gidip tanışmak gerekecek. Selinin ingilizce bilgisi giderek artıyor. Çok fazla kelime biliyor. Bazen bilmece bile oynuyoruz. Cümlenin tam olarak anlamını bilemese de tahmin edebiliyor. Yarıyıl karnesi de çok güzeldi. Okulda gayet başarılı olduğu görülüyor. günlük etkinliklerini bize fotograflarıyla birlikte gönderiyorlar. Ama Selin hep fotografların gerisinde duruyor. Diğer çocuklar kameranın önüne atılırken bizimki uzak kalıyor.
Duru ise hala konuşmuyor. Zorla Duru demeyi öğrettim. O da sağır kişilerin konuşurken elini ağzına götürüp titreşimleri hissetmesi ve konuşmaya çalışması şeklinde oluyor. Duru derken elini ağzına götürüyor. Bizimkinin kulaklarında birşey yok ama hala çaba da göstermiyor. Ehhh, demekten öteye geçemiyor. Annesine bile hala nenne diyor. Çok sinirli bir kız oldu. Kızdığı zaman elindekini yere çarpıyor, tırmalıyor, ısırıyor. Yunus Emrenin yüzünde koca bir çizik açtı. Selini sürekli dövüyor. Selin ise onu hiç incitmiyor. Tam tersine sarılıp kardeşim diyor ama bizimki başlıyor tırmalamaya. Selinin diş etini bile tırmalamış. Bazen ağresif olduğunda eline vurmak zorunda kalıyorum.
Selin 21:30 gibi uyurken Duru 23:00 e kadar bizimle oturuyor. Sabah Selinin gürültüsü ile uyanıyor. Öğlen de 13:00 den 16:00 ya kadar uyuduğu oluyormuş. 3 saat uyursa tabi erken yatmaz. Akşam Tv izleyemiyoruz. Bizi salonda esir ediyor. Ya Tayo yada Can izliyor. Tayo demişken konusu küçük bir otobüsün hikayesi. Mavi renkli bir otobüs görse bakın Tayo dercesine bize gösteriyor. Yoldan geçen tüm mavi otobüsleri gösteriyor. Can da bir animasyon dizi. Başındaki şarkısını çok seviyor ve melodisini mırıldanıyor. Onun dışında Youtube üzerinde bir çocuk kanalı var. Sürekli onu izliyor. Bizimki belki de ingilizce konuşmaya başlayacak.
Selinin yarı yıl tatili öncesi gösterisi vardı. Tamamen ingilizce bir gösteri oldu. Çocuklar güzel ezberlemişler ve düşündürücü mesajlar da veriyorlardı. Küresel ısınma yüzünden karlar eriyor ve kutup ayıları için kar yapıyorlardı. Selin de sınıf ortamında söz alıp dışarda kar mı yağıyor gibi sözleri vardı.
Geçen hafta Milanoda olacaktım ama şirketteki değişiklikler yüzünden bir türlü onay gelmedi. Son 3 gün kala geldi ama vize yetişmedi. Şirketin durumu bu aralar çok karışık. Yeni bir yapılanma var ama çok mutsuz çalışanları da var. Umarım bir an önce düzene girer ama artık çok sıkıntı vermeye başladı. Bir an önce kaçmak lazım buradan. iyi bir iş bulursam ayrılmak istiyorum.