Bu hafta havalar inanılmaz sıcaktı. Mümkün olduğunca dışarda geçirmeye karar verdik. Cumartesi günü çok verimli geçmedi aslında. Bir değişiklik yapıp Çamlıca’ya çıkamaya kadar verdik. Selin doğmadan önce bir çıkmışlığımız vardı, o zamanlar çok kalabalık değildi. Ama gittiğimize pişman olduk. Önce otoparkta yer bulamadığımız için aşağı tarafa park ettik. Oradan yürüyerek çocuk arabasıyla çıkmak zor oldu. Hedefimize ulaştığımızda ise çok nahoş manzaralarla karşılaştık. Sanki Eminönüne gitmiş gibiydik. Heryerde seyyar satıcılar, buyrun buyrun diye rahatsız ediyorlar. Türban’a karşı değiliz ama aşırı muhafezekarların bulunduğu bir yer haline gelmiş, kara çarşaflı, göbeklerine kadar inen sakallı adamlar, altlarında paçaları hafiften kısa şalvarlar. ufacık çocuklarına da aynı şeyleri giydirip başına bir takke takmışlar. Sohbetler ise tamamen kıblenin nerede olduğu gibi dini içerik. Kendimi farklı bir yerde hissettim, anormal olan bizlerdik onlara göre. Zaten Selin’de yürüyemedi, yol düz zemin yerine taşlarla döşenmişti. Hemen ayrıldık oradan. Yapmamız gereken bir market alışverişi vardı. Selin Migros içinde coştu. Araba şeklinde alışveriş sepeti koymuşlar. içine bindirip market içinde turladık. Arada bir kendisi de birşeyler görüp sepete atıyor, çaktırmadan boşaltıyoruz. 🙂 Ümraniyede peynirciden de birşeyler aldık. Özellikle yumurta, peynir gibi taze ürünleri var. Mantısı ise mükemmel.
Öğlen uykusunu selin kucağımda uyudu. Aslında yatağa götürdüğümüzde uyumak istemiyordu. Ama bir taraftan da gözlerini kaşıyordu. Yanına sırtüstü yattım, sonra üzerime alıp göğsüme dayadım. Biraz konuştu, yaren nerede, şengül nerede gibi söyledin ve şıp diye uykuya daldı. Aynı olay Pazar günü de oldu. Cumartesi gecesi Hilmiye’nin gece çalışması vardı. Sabaha karşı eve geldi. Biz baba-kız çok güzel uyuduk. 3:00 gibi kalkıp altını değiştirdim. Arada bir su içirdim. Genel olarak sorunsuz bir geceydi. Birşeyler onu rahatsız etti ama tam olarak ne olduğunu anlamadık. Normalde sabah kadar deliksiz uyurdu. Ama hafta sonu çok dönüp durdu. Aniden dönüyor, kolunu bacağını bize çarpıyor, sinirleniyordu. Sıcaktan bunaldı belkide. Kombiyi kapattık, çarşaf yakıyor diye altındaki nevresimi değiştirdik. Üstünü örtmedik. Değişen pek birşey olmadı. Belki bezi çok sıkıyor yada rahatsız ediyordu. Belki de uykusunda gördüğü rüyalar etkilemişti. Ne çok rüya görüyor böyle. Dün sabaha karşı da kahkahalar atıyordu.
Pazar günü Engin’lerin bahçesinde nefis bir kahvaltı yaptık. 9:00 gibi Nihan aradı, hadi gelin kahvaltı yapalım deyince kalkıp gittik. Selini de orada besledik. Senem ve çocuğu da gelmişti. Nihan ve Taylan pek Selin’le oynamadılar. Kendi kendine oyuncaklarla oynayıp durdu. Kısa kollularla iyice güneşten nasibini de aldı. Çimlerde çıplak ayakla yürüdü. Sonraları açıldı, üst kattaki komşu çocukları da katıldı. Ecem var kıvırcık saçlı tatlı bir kız. Selin’le biraz o oynadı. Selin sonra coştu, naralar atıp durdu.
Öğlen uykusundan sonra Selin’i parka götürdüm. Orada da biraz oynadı. Kendisinden küçük çocuklarla top oynadı. Çocuklar genellikle elindeki nesneyi çok sahiplenirler. Belki ebeveynler öyle öğrettikleri içindir. Ama Selin paylaşmayı seviyor. Topu alıyor küçük çocuğa veriyor. Ufaklık geri vermek yada atmak istemiyor, oyunbozanlık yapacaklar ya. Park sonrası evde de çok güzel vakit geçirdik. Balkonda vakit geçirdik. Sürekli birşeyler söylenip durdu. Maşallah çok mutluydu, o mutlu olunca biz de oluyoruz. Sürekli bana sesleniyor, – baba, – efendim kızım, – Araba (eliyle gösteriyor), – uçak vs. Artık babaci demeyi bıraktı, baba diye sesleniyor, bazen de memet diyor.
Kucağımdan neredeyse hiç inmedi, yaptığı cilveler, nazlar inanılmazdı. Bazen eliple yüzüme sevip aşkım bile dediği oldu. Karşılıklı birbirimize aşkııııımmmm deyip durduk 🙂 Eski kitapları hatim etti. içindeki herşeyi biliyor, hatta kitap kapalı içek tek tek öğrendiklerini sayıyor. halı, kiwi, büs (otobüs) uçak, kopter (Helikopter) …. Helikopter’i kopter olarak söylüyordu sonra birden sündüz semeye başladı. Kitapta Sandal ile Helikopter altalta yeralmış. Galiba Sandal dan yola çıkıp sündüz diye benzetme yapıyor. Sonra toparladı tekrar kopter demeye başladı. Lambaya ise bazen Manni bazen de Lamba demeye devam ediyor. Akşamlamları çay içeceğimiz zaman ille yanında çerezimizde olacak. Çerez kendi için değil bizim için. Bizi kendi elleri ile besliyor. Artık bebekleri ile de aktif olarak oynamaya başladı. Oyuncak arabasına bindirip gezdiriyor. Ona mama veriyor. Burun damlasını alıp onun burnuna damlatıyor. Bir ara baktım ıslak mendili açmış bebeğin altını siliyor. Sonra sildiği mendili bana veriyor, çöp diyor. Pis diyor. Çok güldüm, aldım güya kakalı bezi götürüp çöpe attım. Büyüdü güzel kızım benim.