9 Haziran akşamı işten çıkar çıkmaz akşam yola koyulduk. Abbas dayısının yazlığına gidiyoruz. Yolda geçerken Aynur yengemizi de aldık. Uzun bir yolun ardından gece 1:00 gibi vardık. Arabanın arkasında Aynur yenge, Melis ve Selin sızmıştı. Selin çok direndi önceleri, uyumak istemedi. Tekirdağı geçtikten sonra pili bitti. Gider gitmez de hemen yatağa yatırdık uyumaya devam etti. Sabah güneşi ile de erkenden uyandı. Bizim daha çok uykumuz vardı. Uyumamız 3 ü bulmuştu. Selin gözünü açar açmaz farklı bir yerde olduğunu anladı. Burası Erikli mi diye sordu. Yol boyunca da defalarca Erikli nerede diye tekrarlamıştı.
Cumartesi öğlen vakti denize gittik. Sezon daha açılmadığı için eskiden gittiğimiz mekanlar kapalıydı. Halbuki Selin armut koltuklarda oturup oynayacağını sanıyordu. Neyse böylesi daha iyi oldu. Denize hiç girmedi, ciyak ciyak ağladı. Zaten 2 gün boyunca şımarıklığı tuttu, en ufak bir şeyde ağlıyordu. Bu yüzden ağlamasını duymamak için onu hiç zorlamadık. Eskiden kuma da basamıyordu. Önce ilk ayağı ile bastı, sonra diğeri ile. Baktı hoşuna gitti. Kürek ve kovası ile kumda oynamaya başladı. Artık kuma basıyor, yürüyordu ama yine de temkinli adımlarla. Deniz çok güzeldi. Eriklide ilk defa denizi bu kadar sıcak görmüştüm. Cumartesi erken kalkmanın ve Selin’in ağlamaları yüzünden başım ağrıyordu. Onlar çarşıya gidip akşam gezmesi yaptılar ben de evde dinlendim. Pazar günü de kahvaltı sonrası gittik. Deniz biraz dalgalı olmasına karşın yine de sıcaktı. Sabah saatlerinde hiç dalga olmuyormuş ama kalkamıyoruz ki. Bir daha gidişimizde akşam erken yatıp sabah erkenden kahvaltı öncesi gitmek lazım. Deniz sonrası eve dönerken Selin’in sinir krizi yine tuttu. Bir dondurmacının önünde durmuş, yaprak alacam gibi birşey söylüyordu. Ne olduğunu da anlamadık. Sıcaktan başımıza güneş geçmesin diye acele ile arabaya bindik. Selin delirdi tabi. Ağlıyor zırlıyor kendini perişan ediyor. Hemen arabayı Migros önüne çektim. Onları indirdim ben Melis ve Ela’yı bıraktım, eşyaları indirip geri döndüm. Hilmiye ve Selin Migrosa girip yeşil bir deniz makarnası ve oyuncak bebek arabası almışlar. Selinin sesi kesilmiş. Ne olduğunu sorduğumda da uykusu geldiğini söyledi. Evde bu arabalardan da 2-3 tane oldu. Eve gidip banyo yaptık, Selin yapmak istemedi. Yer kaygan olduğu için düşeceğini sanıyordu. Biz de kovaya sıcak su doldurup onu balkonda yıkadık. Bu defa da çok hoşuna gidince ilave su istedi.
Öğleden sonra tekrar yola koyulduk. Geri dönüş yolunda Selin hemen uykuya daldı. O uykudayken neredeyse istanbula kadar vardık. Silivri civarlarında uyandı. Uykusunu almış gülümsüyor, şarkılar söylüyordu. Selin’in mızmızlığına rağmen çok güzel bir haftasonuydu. 255 Km lik yok gerçekten çok uzun geliyor. Bu yaz yine de bol bol oradayız.