Dün akşam Selinle çok güzel vakit geçirdik. Artık onunla zıtlaşarak birşey elde edemeyeceğimizi anladık. Örneğin zorla dişini fırçalamak istersem mümkün değil fırçalatmıyor. Ama tatlı dille hadi kızım, hadi aşkım diye diye fırçalamama izin veriyor. Bu karakteri belkide bana benzemiş. Bende bana karşı nasıl davranılırsa karşımdakine o şekilde davranıyorum. Bukalemun gibi ortama ayak uydurmaya benzer. Bize şarkılar bile söyledi. Bu aralar dinlediği Grup Şurup’un Kuşlar Uçar şarkısını ezberlemiş, öyle tatlı söyledi ki, onu yiye yiye bitiremedik. Uyuma vakti geldiğinde aramıza yattı, yine Xoom Tableti kucağına aldı. Şurup’un şarkısını açtı dinledi, biraz resim çizdi, uykusu gelince de bana verdi ve hemen uyudu. Gece de Hilmiye uyanıp işe gitti. Kızımla başbaşa uyuduk. Bir ara uyanıp kontrol ettiğimde baş aşağı uyuduğunu gördüm. Önce rahatsız etmek istemedim ama boynu tutulur diye düzeltip başını yastığa koydum, suyunu içirdim.
Hastalık hafiflemeye başladı. Boğazındaki balgam gitti. Asist şurubu kullanmayı bıraktık. Şuan sadece burun akıntısı var. Gece uyurken hırlıyor. Gece Hilmiye geldiğinde ona yatacak yer kalmamıştı. Selin boş bulduğu yerlerin hepsini doldurmuştu. Yerimi ona verdim ve ben Selin’in odasında uyudum. Bunlar gece uyanmışlar ve Selin kendi odasında uyumak istemiş. Önce kediden korktuğunu söylemiş. Rüyasında kedi gördü sanırım. Sonra odama gidelim diye tutturmuş. Mecburen kalktık ve yer değiştirdik. Odaya geldiklerinde Selin bana kibarca sesleniyordu: “-Baba, odadan çıkarmısın” Koptum….
Pazar akşamına kadar onu göremeyeceğim. Şirket bizi Kapadokya’ya etkinliğe götürüyor. Onu çok özledim şimdiden…
**********
Selin’e soruyorum,
– Sen babanın nesisin? – Aşkıyım!….. -Annenin nesisin? -Bal-kaymağıyım!…..