Uf oldu veya acıdı gibi şeyleri söyleyebilmesi çok güzel. Zira canının yanıp yanmadığını belirtmesinin en güzel şekli. 2 gün önce Cuma günü sabah erkenden Amerikan Hastanesine gittik. Burnumdaki kemik eğriliği ve sinüslerdeki tıkanma giderildi. ameliyattan 4-5 saat sonra hastaneden çıkıp eve gitmeye hazırdım ama doktor son bir temizlik için müdehale ettiğinde çok kan kaybedince ve beni feci şekilde kan tutunca hastanede yatmak zorunda kaldık. Hilmiye de geceyi benimle hastanede geçirdi. Hilmiye ve Selin doğumdan bu yana ilk defa ayrı kalmışlar ve ayrı uyumuşlardı. Selin gün boyunca kapıya bakmış. Her kapı çalışında anne demiş ve koşmuş. Hilmiye de saat başı Şengül’ü arayıp ne yapıyor diye sordu, aman şunu yapmayın, bunu yapmayın, gece dikkat edin, kızımı ezmeyin vs vs. tembihler…
Biz yokken Selin biraz hırçınlık yapmış kafasını çarpıp sağ alnını morartmış. Bugün de bir ara Hilmiyenin bel kemiğine kafa atınca sol alnıda morarıp şişti. Şimdi 2 boynuz yeri var alnında. 🙂 Neresi uf oldu dediğimizde eliyle artık gösteriyor ve uf oldu diyor. Yada neresi acıdı dediğimizde yine acıyan yerini gösteriyor ve “Acıdı” diyebiliyor. 2-3 haftadır annem de bizimle. 3 gün sonra Mersin’e dönecek. ikisi de birbirlerine çok alıştılar. Eskiden annem bize geldiğinde evde tek başına canı çok sıkılırdı. şimdilerde ise Selin ona hiç sıkılma fırsatı vermiyor. Anneme “Nene” yada “Komşu” diyor. Sabahları uyandığında annemin yattığı odanın kapısını çalıyor ve “Komşu” diye sesleniyor. Zırt pırt annemin odasına gidiyor, cep telefonundan şarkı çalmasını istiyor. Şarkı başlayınca da başlıyor oynamaya. Özellikle Yunus Emrenin bir görüntüsü var. Görüntüde yeğenim Yunus Emre babama sesleniyor. “Burda ahmet dede burda” diyor. O görüntüyü defalarca oynattırıyor anneme. Yunus aç diyor.
Dün hastaneden öğleden sonra geldiğimiz için günü yaşayamamıştık. Bugün kendimi biraz daha iyi hissedince hep beraber Paladium AVM’ye gittik. Selin’in evde canı çok sıkılıyordu. Bir ara atkısını ve şapkasını giymiş “Attaaaa gidelim” diye tutturmuştu. Alışveriş merkezinde kucağımıza gelmek istemedi. Hep tek başına dolaştı. Mothercare’de temizlik yapan bir bayan vardı yanına gitti “temiz, temiz” demeye başlayınca kız koptu. Kendine elbise beğendi, askılardan alıp alıp bana taşıdı. bir kaç parça giyim aldıktan sonra eve döndük, dönüş yolunda yorgunluktan sızdı.
2 yaş bunalımı hala devam ediyor. Uykuya salonda uyutarak çözüm bulabildik. Artık akşamdan yere yorgan seriliyor. Gece uykusu önce salonda başlıyor. Sonra yatak odasına taşınıyor. Gece yarısı yine uyanırsa tekrar salona dönüp orada devam ediyoruz. Ancak bu şekilde hem onu memnun ediyor, hem de uykusuz kalmamış oluyoruz. 2 yaşından sonra artık kendi odasına da alıştırmak gerekecek. Biz geç bile kalmış olabiliriz. Tabi bu tercih meselesi. Bir kısım anneler hemen kendi odasında uyutmaya başlarken bir ksıımları da 2 yaşından sonra taşıyorlar. Çalışan anneler için çok büyük zorluk kendi odasında uyuması. Bu veletler doğumundan 3 yaşına gelene kadar deliksiz uyku çekmiyorlar. Gece mutlaka ya süt, ya emzik, yada su istemek için kalkıyorlar. Bebek annenin yanında olduğu zaman hemen ihtiyacını gideriyor. Öbür türlü anne yataktan kalkacak, bebeğin yanına gidecek, ihtiyacını giderecek, uyuması için de biraz onunla kalacak. Kendi yatağına döndüğünde de bölük pörçük bir uyku ile sabah edecek. 🙁 Biz bunu yapmadık. Yanımızda açtığımız yatakta uyutmayı tercih ettik. Onu belki de uyku zamanlarında bile çok özlüyoruz.
Selin sinirili durumda bana çok benziyor. Kızdığı zaman hemen kendine zarar verme yada elindeki birşeyi çarpıp kırma eğiliminde. Aynada kendine bakmak gibi birşey. Tabi onun bu halleri ayna etkisi gösterince insan biraz daha duruluyor. Kendinden utanıyor. Onun bu hali karşısında aynı tepkiyi gösteremiyor. Daha sakin daha ılımlı oluyor.
Burnumdaki yaraların geçmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Zira bu durumdayken Selin’den uzak durmalıyım. Her an eli ile vurabilir. Öyle tatlı halleri varki bazen sevmek için ellerini tutuyorum, savunmasız halde iken yemeye başlıyorum.
Nisan’ın ortalarına geldik. Hava ne soğuk ne sıcak. Bugün sabah güneş varken öğleden sonra yağmurlar başladı. Yaz gelmesini çok istiyoruz. Bu yıl 5 yızdızlı Ruslarla dolu otellere gitmek istemiyoruz. Annemler Anamurda ev aldılar. Muhtemelen uçakla Adana’ya oradan dan Anamur’a geçeceğiz. Böylesi tatil hepimiz için daha iyi oluyor. Selin uyurken annemler ona bakıyor biz de Hilmiye ile denizin tadını çıkarıyoruz. Selin denizi geçen yıl çok sevmişti. Bu yıl yürüyebildiği için daha çok zevk alacaktır. 2nci yapmak istediğimiz şey ise , Çanakkale kaz dağlarına gitmek. Orada bir 2-3 gün geçirmek istiyoruz. Dünyada oksijen bolluğu olan 3ncü yermiş. Hava kesin bizi çarpacak.