16 Temmuz Pazartesi günü sabah 2 gibi yola koyulduk. Yolda sadece Susurlukta mola verdik. Ben starbucksdan bir kahve aldım. Tekrar yola koyulduk. Öğleye doğru Çeşme Ilıca Hotel’e vardık. Varır varmaz kahvaltı yapmak istedik ama ücretli olduğunu ve fiyatları görünce dışarda yapmaya karar verdik. internetten hemen bir mekan buldum. Yol kenarında Sedir Kahvaltı adında bir yere gittik. Şemsiyelerin altında hava sıcak olmasın diye de su püskürtme sistemi yapmışlar. 20 çeşit bir kahvaltı önümüze kondu. Ardından otele gidip yerleştik.Ben biraz uyurken Selin ve Hilmiye dışarı çıktılar. Selin Kids Clubta oynamış. Sonra havuza girmek istedi. Biraz yüzdükten sonra denize gittik. Deniz ilk gün için nefisti. Neredeyse hiç dalga yoktu ve sıcaklığı da işte burası Ilıca dedirtiyordu.
Ertesi gün sabah rüzgarlı bir havada uyandık. Hava bir anda değişti, deniz dalgalara boğuldu ve çok kirlendi. Diğer 2 gün boyunca havuza girdik. Selin hemen arkadaş edindi. Daha çok idil adındaki çocukla oynadı. Biz de ailecek tanıştık. Son gün Aquapark’a gittik.
Aquapark’ın sadece Pazartesi ve Perşembe günü ücretsiz olduğunda üzülmüştük. Giremeyeceğiz diye üzülüyorduk. Tanıştığımız aile bize bir fikir verdi. Bavulları alıp otelden çıkış yaptık. Mayolarımızı giyip Aquaparkta eğlendik. Selin kaydıraktan ilk binişte korktu ama sonra hoşuna gidince sürekli beraber kaymak istedi. Öğlen gibi tekrar otele gittik, Spa bölümünde duşlarımızı alıp yola koyulduk. Otel çok pahalı olduğu için yemeklerimizi dışarda yedik, yakın bir marketten ihtiyaçlarımızı giderdik. Son gün odamız temizlenirken ayakakbı peşetimiz kayboldu. içinde Selin’in pembe Adidas sandaleti, Puma ışıklı ayakkabısı ve benim Adidas ayakakbım vardı. Hepsi içinde gitti. Otel çok ilgili değildi. Neredeyse bizi suçlayacaklardı. Eve döndüğümüzde Hilmiyenin işyerinden ödünç aldığı cep telefonunun da çalındığını farkettik. Üzgün bir şekilde ayrıldık. Morallerimiz bozuk olmasına rağmen tek tesellimiz Selin’in çok eğlenmiş olmasıydı. Dönüşte İzmirde Özlem’e uğradık ve bir gece kaldık. İzmirde Özlemi beklerken Alışveriş merkezine girdik. Selin oradaki eğlence merkezinde oynadı. 1 yaşlarınca bir kız çocuğu vardı. Kıza çok kötü davrandı. Kıskandığı için çocuğun etini sıkıp ağlattı. Alışveriş merkezinden hepimiz birer ayakkabı aldık ve terliklerden kurtulduk. Sabah erkenden de ayrılıp yola koyulduk. Selin uyandığında Yalovaya varmak üzereydim. Hemen feribota geçtik, yemeklerimizi yedik ve dinlendik. Eve geldiğimizde de badanamızın bitmiş olduğunu bütün evin tertemiz olduğunu gördük. Biz tatil yaparken badanacılar da evin tüm boyasını bitirip havalandırdılar.
27 Temmuz Cuma günü de Erikliye tatile gittik. Pazar öğlen saatlerinde döndük. Deniz harikaydı. Hiç dalga yok ve sıcacıktı. Selin daha çok kumsalda oynadı. Artık kuma da rahat basabiliyor. Geçen sene mümkün değildi kumda yürümesi.