Dün akşam eve geldiğimizde Selin’in kafasında bir şişlikle karşılaştık. Biraz kanamış ve morartı şeklinde bir şişlikti. Serviste eve gelirken hem Ecem ile beraber oturuyorlar. Ecem elindeki çelik su matarasını sallamış ve Selin’in kafasına vurmuş. Bu kızın haylazlıklarına sinirlenmeye başladık. Daha öncede 2 defa daha olayı olmuştu. Bir keresinde öğretmenlerinin eline yapıştırdığı stickerı Selin uyurken almış. Eve gelip uyandığında elinde göremeyince çok ağlamış. Bir keresinde de Yaren’in Selin için aldığı Winx kalemlerini istemiş. Selin de vermiş. 3 gün boyunca getirmeyince arayıp annesinden göndermesini istedik.
Dün Selin için kötü bir gündü. Dün okulda yüzme dersi vardı. Mayo ve havluları okuldan gelmemiş, hala oradaydı. O yüzden de yanında göndermedik. Fakat bir türlü kızımın malzemelerini bulamadıkları için havuza girememiş. Havuz dersi bittiğinde de bulmuşlar. Hilmiye öğretmenlerine çok kızdı. Bugün de Hilmiye Ecem vakası yüzünden öğretmenlerini arayıp birbirlerinden ayırmasını istemiş.
Salı günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıydı. Selinin okulunda hiçbir etkinlik yapmadılar. Pazartesi günü yarım gün bir kuru etkinlik olmuş, onu da bize haber vermedikleri için Selini göndermemiştik. Halbuki bütün çocuklar kırmızı beyaz renklerde giyinip gelecekmiş. Okulun bazen vurdumduymazlığı bizi çileden çıkarıyor. Bora’nın okulu inci taneleri ise koca bir etkinlik yapmıştı. Biz de ogün onlara katıldık. Önce öğlen gibi Trabzon Park’a gidip yemek yedik. Ormanın içinde güzel vakit geçirdik. Duru da bu defa bizimle geldi. Orada güzel güzel uyudu. Selin ve Bora parkında oynadılar. Sonrasında Serhanlara gittik. Biraz da orada oturduk. Akşam 20:00 gibi okullarına gittik. Dilek balonlarından yakıldı, bir sürü ışıl ışıl balon havada uçuşup durdu. Onuncu yıl marşı söylendi. Havai fişekler atıldı. Yakınlardaki AVM ye kadar yürüyüş yapıldı. Gerçekten güzel bir etkinlikti.
Bugün Selinin okulunda Doğum günü kutlamaları vardı. Bir de Tiyatroya gideceklerdi. Ama Selin sabah servise binince geri inmek istemiş. Karnım ağrıyor bahanesi yapmış. Eve gidip televizyon izlemek istiyorum, okula gitmeyeceğim deyince üzerinde gitmemişler. Bugün o yüzden evde vakit geçirdi. Telefonla arayıp kendisiyle görüştüm. Ecem yüzünden gitmek istemediğini söyledi. Belkide dayak yediğini düşünüp onun utancı vardı. Yada şikayet etmiş gibi kendini hissetmiş de olabilir. Ben de akşam kendisini havuza götüreceğimi söyledim. Akşam eve geldiğimde hava kararmış ve soğumuştu. Selin havuza gitmek istedi. Üşenmiştim, ve yorgundum. Selin “baba bu yaptığın sana hiç yakışıyor mu, söz verip yapmıyorsun” deyince – Yakışmadı kızım, hadi gidelim! demekten başka çare kalmadı. Havuza gittik ve çok eğlendik. Bareber yüzme yarışı yaptık hep o kazandı. Can simitiyle hızlı da yüzüyor.
Havuzda Durgunay’ı gördü. Gözü mikrop kaptığı için bir tanesi bandajla kapalıydı. Selin geçmiş olsun demeyi ihmal etmedi. Havuz çıkışı dondurma istiyorum diye tutturdu ve beni zorla carrefoura götürdü. Hastaydı biraz ve burnu hafiften akıyordu. Dondurma yerine Dergi almayı önerdim. O da bana; “Bunu biraz düşünmek istiyorum, kararımı oraya gidince söylerim” dedi ve dondurma yerine Winx dergisi almayı kabul etti. Biraz da alışveriş yapıp döndük.
Bugün kargodan Duru için aldığımız yeni araba koltuğu geldi. Cybex marka son model bir koltuk. Selin’in koltuğu ile aynı marka ve aynı renk. Mor. Güvenlik olarak üst seviyede bir koltuk olduğunu düşünüyorum. Selinden kalma, emniyet kemeri ile zorla bağlanan emektar Kraft araba koltuğunu internetten satışa çıkardım ve aynı gün akşamında birisi gelip evden alıp gitti. 100 TL ye sattığım koltuğun yerine 400TL lik bir koltuk aldık. Hemde isofix bağlantılı. Çok para ama ihtiyaç. Aslında Cybex’in ikinci elini bulsam alırdım ama çok aradım yok. Olan birkaç tane de yenisi ile aynı fiyattı.
Duru artık inanılmaz hareketli. Sürekli etrafta emekliyor, düşüyor, birşeyler ağzına alıyor. Bazen kağıt alıp yediğini farkediyoruz. Birşeyin üzerinde bir kağıt yapıştırılmışsa mutlaka sökülecek ve yenilecek. Yürütecine bindiğinde hızlı hızlı manevralar yapabiliyor. 10’nucu ayına girdi artık. Yaşına gelmeden yürüyebilir. Ağzından sürekli baba kelimesi düşmüyor. Akşamları onunla oyun oynuyoruz. oyun sonunda alkış yapıyoruz, çok seviniyor. Ben işten geldiğim zaman yüzündeki gülümseme çok güzel. Kucak istiyor, bazen öpüyor. Bazen de keskin dişleri ile ısırıyor. Geçen yüzümde bir çizik atmıştı, yeni iyileşmeye başladı. Bugün de TV konsolunun kenarlarına koyduğumuz yastıkları kaldırmış. Sonra yastığın üzerine oturmaya çalışmış, dengesini kaybedip arkaya hop uçtu ve kafasını konsola vurdu. Acıdan çok korku hissetti. Çok ağladı. Bugün burnu şırıl musuk gibi akıyordu. Akşam öksürük de vardı. Uyurken bir kaşık prospan şurup verdik, öksürük öyle kesildi. Selin de çok yorulmuş ki hemen uyudu. Tabi önce Arı Maya çizgi filmini izlemeyi ihmal etmedi.
Akşam Duru yine ev telefonuna dadandı. Yeninden çıkarıp etrafı da dağıttı. Duruya alo yapmasını istedim. Ve telefonu alıp kulağına götürdü, anlamsızca birşeyler söyledi. inanamadım.
Selinin de algıları çok kuvvetli maşallah. Bugün havuza gittiğimizde yerlerin tadilattan geçirilip yenilendiğini görmüş. Bana yerlere bak dedi ama ben önce anlamadım. O aylardır gelmediği halde, yerlerin değiştirildiğini söyledi, ancak öyle farkedebildim. inanılmaz.
Haftasonu Duruyu doktora götüreceğiz. Muhtemelen aşı da yapılacak. Selinde aşılarını ay ay takip ediyorduk ama Duruda takibi bıraktık. işin ucu kaçtı, bu işi doktorlara bıraktık 🙂