Koronavirus devam ederken bir taraftan yaşamlarımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Aslına bakarsak hayatta kalmaya çalışıyoruz demek daha doğru olur. Okullar hala açık. Çocuklar bu yıl özel eğitim de alarak geçen yılın felaketlerini üzerinden atmaya çalışıyorlar. Online eğitime bir türlü adapte olunamadı. Yüzyüze eğitim boyunca okul başarıları da giderek arttı. Bunda eve gelen türkçe matematik ve fen hocalarının da etkisi büyük.Umarım okullar tekrar kapanmaz. Tekrar kapanma ihtimaline karşı servis ayarlamadık. Sabahları komşumuz Aslı götürüyor. akşamları da işi çıkarsa biz alıyoruz. Onun da kızının okula gitmesi için bizimkiler teşvik edici oluyor.Geçenlerde okul kapısında çocukları bekliyorum. Selin gidip Duruyu alıp geliyor genelde. 3 kat aşağı inip sonra başka binaya geçip tekrar 3 kat çıkması durumunu unuttuk artık ayrı ayrı alıyorum. Hatta Duru gidip ablasını sınıftan alıp çıkarıyor. Duru da bir an önce büyük olmak tavırları var. Aslında örnek aldığı kişi ablası. Ama Selin onun davranışlarına bir anda alev topu şeklinde cevap veriyor. Farkına varsa aslında örnek alındığının. Biz büyükler birileri bizi örnek alsın diye ne kadar çabalıyoruz halbuki.
Beklerken bir anda okul yöneticisi yüksek sesle; “Mehmet Bey” diye seslendi. “Kızınız bugün sınavda full çekti, kendisine başarı kartı verdim” dedi. Selinden bahsediyor. Etrafıma bakınınca bir sürü bekleyen velinin bana baktığını gördüm. Bir an mütevazi olmak için çekindim. Gurur duygusu böyle birşey, kulaklardan sesle girip tüm vücuda yayılan bir şey.
Yüksek Ses
Bu başlığın sebebi epeydir beni rahatsız ediyor. Hilmiye evde sürekli yüksek sesle konuşuyor. Bu bağırma gibi algınlanıyor bir süre sonra. Yanına gidip konuşmak yerine uzaktan seslenmeyi tercih ediyor. Öyleki yanında olduğunu unutup bağırarak konuşmaya devam ettiği oluyor. Çocuklar bizlerin birer kopyası aslında. Benzer şeyi onlar da yapmaya başladı. Hilmiyeye alışabilirim ama çocuklar örnek aldığında rahatsız etmeye başladı aslında. Bir süre sonra birbirine tahammül edemeyen, hoşgörüden uzak bireyler haline geliyoruz. Evliliklerin bir çoğu da hoşgörü eksikliğinden sona ermiyor mu? Hal böyle olunca çocuklar da birbirine en ufak şeyde kızıp bağırmaya başlıyorlar. Araya Hilmiye de girince 3lü bir bağırma oluyor. Evde yüksek tavan yüzünden ses ayrıca yankılanıyor. Buna bir çözüm getirmemiz gerekiyor.
Düşünceler
Bu aralar çok fazla konuda çok fazla bilgi alma arayışı içindeyim. Bazen bu beni yoruyor. Bunları çocuklarımla da paylaşmak istiyorum çünkü.
Bankacılık; işim gereği bir bankada çalışıyorum. Okuduğum kitaplarda finansı öğrenmeye çalışıyorum. Finans dünyası biz diğer insanların anlamaması için farklı bir lisan kullanıyorlar. Terimlerin bile bugün kullandığımız Türkçede karşılığı olduğu halde onlar farklı terimlere kullanıyorlar. Özellikle okuduğum kitaplardan bankacılık sistemini kendi içimde sorgulamaya başladım. Dolayısı ile işimi sevsem de içinde bulunduğum sektörden nefret ettim. Nasıl yoktan para yarattıklarını anladım. Bunu ara sıra kızlarıma da basit bir şekilde anlatıyorum. Paranın ne olduğu, nasıl üretildiği gibi konular. Henüz çok ilgilerini çekmese de bir gün lazım olacak bilgiler veriyorum.
Felsefe; bu konuda da çok fazla video izliyorum. Özellikle youtube ortamında güzel kanallar var. Felsefe beynimizde yeni kapılar açıyor. Düşünceden düşünce doğuruyor. Eskiden mantık dersleri vardı artık yok. Ne kadar güzel ve ihtiyaç duyulan bir derstti halbuki. Dini eğitim yerine mantık dersleri verilse çok daha iyi olur bence.
Din; felsefe ilgisi ile beraber dini konularda da bir takım düşüncelere girdim. Ben kendimi bir dine mensup görmüyorum. Eskiden bu konuların insanın kendi içinde yaşaması gerektiğini düşünürdüm. Peki ne olduğu da fikrim değişti. Devletler yüzünden. Devletler içinde yaşayan toplumların dini inanışları ile ilgili bir takım kararlar alıyor. Okullarda din dersi gibi. Bunu yaparken de farklı dindekileri veya ateistleri yok sayarak kararlar alıyorlar. Bu durumda azınlıkların da ben buradayım demesi için bunu dile getirmesi gerekiyor. Çocuklarıma da dini bir zorlamak, dogmatik fikirlere aşılamıyorum. Okulda gördükleri saçmalıklar ona yeterli. Biz fikir aşılamayınca nasıl da mantıklı konuşuyorlar. Bazen gelip okulda anlatılanları bana söylüyor. Konu hakkında fikirlerini belirtiyorlar. işte budur diyorum. Düşünen sorgulayan bireyler. ilerde kendisi okur, inanmak isterse bir dini kendisine seçerler. Bunu zorlamak benim görevim değil.
Bu yıl ülkemiz ekonomik krizi dibine kadar yaşadı. iyi bir gelir seviyemiz olsa da biz bile hissediyoruz artık. Paramızı enflasyondan korumak için sürekli kendimizi geliştirip yatırımlar yaparak koruyoruz. Finans okur yazarlığı düşük ülke insanımız ise ezildikçe eziliyor. Bu yıl, dolar 4,6 derken 10 TL ye yaklaştı. Eğitim, sanat, adalet, kültür sisteminden sonra ekonomi de darmadağın oldu. işi kötü tarafı da bizi yönetenler bir sürü yasa dışı işlere bulaştığı ve bu krizi yok saymaları çok acı. Ülkenin yetişmiş bir sürü insanı yurtdışında bir hayat kurmak zorunda kaldılar. bizim de bir beklentimiz var. Eğer görüştüğümüz firmadan olumlu cevap gelirse biz de o kervana katılacağız.
Yeni yaşam biçimimize gümbür gümbür gelen bir kavram var. Metaverse. Bizim çocukların oynadığı Roblox oyunu bunun bir örneği. Hatta bunu oynayan yetişkinler de var. Bu tür şeylere bir çok insan oyun gözü ile bakıyor hala. Ben değil. Oyundan öte sanal bir yaşam var orada. Şehir planları, evler, arabalar, arkadaşlıklar ve daha fazlası. Bunun tehlikeleri de var tabi. Bu sebepten yasak yerine süre kısıtlamaları ile kontrol altına almaya çalışıyoruz. Google uygulaması olan Family Link imdadımıza yetişiyor. Çocuklar kazandığı paralarlar gerçek hayatta birşeyler almak yerine Metaverse içinde harcamayı tercih ediyorlar.
Para deyince hatırladım. Bu hafta Durunun sallanan bir dişi vardı. Benden çıkarmamı istedi ama korkuyordu da. izin vermedi çekmeme, önce annesine gitti. dişi karşılığı para pazarlığı yaptı. 100 TL ye anlaştılar. Sonra tekrar gelip çekmemi istedi. Tabi süt dişi olduğu için kolayca çekildi. parasını ve dişini yastık altına koyup uyudu. Artık diş perisinin annesi olduğunu bildiği halde gelenek devam ediyor. Gece korkup gelmiş yanımıza. Yanında diş ve parasını da almış yine yastık altına koymuş. Sabah uyandığımızda çok güldük.
Köpek bakımı
Geçen aylarda eve köpek almaya karar verdik. Arkadaşımda varmış kendisi yetiştirip satıyor. thin tzu denilen bir cins ve 7 aylık. Akşam eve getirdik geç bir saat olmuştu. Ertesi gün bize iş, çocuklara okul var. Mocha adında bu yavru ilk defa yeni bir ortama girince sabaha kadar ağladı, havladı, etrafa çiş ve kaka yaptı. Komşuda da büyük bir köpek var. koku aldıkları için bu havlıyor, sonra karşı köpek havlıyor. çocuklar korktu kapılarını kapadı uyudu. ardından Hilmiye de çocukların yanına gitti. kaldım mı ben başbaşa. Allahım hiç uyumadı. gelip elimi yalıyor, yanıma geliyor, ağlama sesleri. sabaha kadar uyku yok. Yeni aşı olduğum için de yan etkilerini yaşıyorum. Ben sabah olunca pert oldum. 1 gece daha çekemeyeceğim için bu eziyeti götürüp geri verdim. Kısacık bir zamanda bile kendisi çok sevdik. Hilmiye sabah dışarı çıkarıp gezdirdi. Yemeğini öyle hızlı yiyordu ki tabağını ağzına alıp Hilmiyeye getiriyor daha fazla istiyordu. Kahvaltı yaparken o da masaya çıkıp yemek istiyordu. Baktım bana terlik getiriyor bir ara. Dışarı çıkalım demeye mi getirdi bilemedim. Geri verdikten sonra da çok sözünü ettik. Duru okuldan gelince evde göremedi ve ağladı. Köpek kapalı kapılardan nefret ediyordu. sürekli açmaya çalışıyor kapı diplerinde yatıyordu. Yazarken bile onu çok özledim. Selinde hayvan bakma isteği hiç yok, Duru ise bayılıyor. Yolda kedi görse hemen sever.