Bugün Duru az daha yanıyordu. Çok korktuk, yüreklerimiz ağzımıza geldi. Evde çay içmek artık imkansız hale gelmeye başladı. Duru çay içmeyi çok seviyor. Öyle çok açık, çok soğuk falan da değil. Ben çok sıcak içemem. Ama Duru benim içebileceğim kadar sıcak çayı içiyor. Üstelik şeker falan da atmıyoruz. Soğuk veya çok açık yaparsak burun kıvırıyor. Bugün akşam da çayımıza ortak oldu. Hilmiye kendisine yeni doldurduğu sıcak çayı almasın diye Masanın ortasına koydu ve bir anlık banyoya gitti. Ben de mutfaktaydım. Birden çığlık geldi. Koşarak geldik ki bizimki sandalyeye çıkmış ve çayı almaya çalışmış. Allahtan daha ağzına bile götüremeden eli acımış olmalı ki hemen bırakmış. Bir miktar da göğsüne damlamış. O bölgede hafif kızarıklık vardı. Hemen soğuk duşa soktu Hilmiye. Yanık kremi de sürdük. Allahtan öyle kabarma falan da olmadı. Şimdilik ucuz atlattık. Geçen haftalarda yeni bir ev adık. Şuaki evimizi aslında ben çok seviyorum. Büyüklüğünün tam bize göre olduğunu düşünüyorum ama Hilmiye biraz daha büyük birşey istiyor. Hazır bizim sitede %30 kampanya indirimi vardı. Bizde bulunduğumuz binanın dublex 4+2 oda evi satın aldık. Ama taşınana kadar çok uğraşacağız. ısı yalıtım sistemleri, banyo, mutfak tadilatları bitmeden taşınmayı düşünmüyoruz. Selin önce taşınma fikrini sevmedi. Siteden gideceğimiz düşündü önce. Ama aynı binada olduğumuzu görünce o da ikna oldu. Muhtemelen 1 ayı bulacak taşınma tadilatları. Bu hafta sonu Selin için doğumgünü partisi ayarlamıştık ama iptal ettik. 3 gündür mevsimler bir garip. Yağmurlar yağıyor, ardından güneş geliyor, bir serin bir sıcak. gelecek haftaya iptal ettik. Bu hafta sonu gönlü olsun diye pasta alıp anneannesine gittik. Orada minik bir kutlama oldu. Selin artık kendini pek sevdirmez oldu. Gel bir öpeyim diyorum, nazlanıyor. işten geldiğim zaman beni artık karşılamaz oldu. Tv izlemeye devam ediyor. O yüzden arada bir kızmak zorunda kalıyorum. Duru şimdilik öyle değil. Kapıdan girince koşup bana sarılıyor.
Duru hafta sonu hep sabah 7:30 da uyandı. Annesini de uyandırmadan direk bana geliyor. Bugün sabah da geldi. Sırtımı döndüm, popoma vurarak kaldırmaya çalıştı. Yanıma yattı baba, baba dedi. Hala benden ses yok. Elindeki sert kitabı aldı kafama vurdu. Artık uyanmak ve kalkmak şart olmuştu. Kalkıp kahvaltı yazırladım, altını değiştirdim. Biraz kitap çalışması yaptık. Duru bu aralar Selinin eski kitaplarını alıp bize gösteriyor. Hala çok fazla konuşmuyor. Köpek gösterip vav vav diyor. Kedi içinde öyle diyor gerçi. At, eşek türü hayvanlar için de Deh Deh diyor. O kadar. Daha ötesi yok. Söylettirmeye çalışıyoruz ama pek konuşmaya niyeti yok. Ama anlatmak istediğini anlatabiliyor. Eh eh diyerek de olsa. Bazen annesi kızdığı zaman bana gelip onu şikayet ediyor. Anne eh eh diyor eli ile göstererek. Artık kendisi birşeyleri içmek istiyor. Bardağa doldurup önüne koyuyoruz. Elimizden içmiyor. Üstüne döke döke de olsa kendisi içiyor. Bu da güzel bir başarı.
Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Şengül bize geldi. Selini alıp dışarı çıkmak gibi bir planımız vardı. Bakmış hepimiz giyinmişiz. Bana hemen yapıştı. Beni kendi odasına götürdü. Dolabı açtırdı ve elbise gösterdi. Bunu bana der gibi işaret etti. Çok akıllıca doğrusu. Planlarımızı iptal edip soyunduk ve mayolarımızı giydik. Doğruca havuza gittik. Duru havuzda resmen çıldırdı. Elleri ile suya vuruyor. Havuz suyu da tuzlu su olunca yalamaya çalışıyor. Havuzda yüzmeyi çok seviyor. Yalnız bugün mayobezine çiş yaptı. Elime sıcak sıcak birşeyler gelince anladım. Bu hiç hoş olmadı.