Cumartesi günü sabah 4 gibi işe gittim. Gece çalışması vardı. Eve dönüşüm 7:00’yi buldu. Hava Nisan ayı olmasına rağmen hala soğuk. Cumartesi günü evde kalmaya karar verdik. Öğleden sonra komşuya bebek ziyaretine gittik. Efe Bebek 2 haftalıktı. Selin bir an elini bebeğe doğru attı. Annesi zarar verecek diye korktu ve sakındı. Ama Selin öyle bir çocuk değil. Eliyle yavaşva bebeğin başına dokundu ve cici, cici diyerek sevdi. Sonra bebek uykusundan uyandığında ağlamaya başladı, kimse duymamasına rağmen Selin sesi duydu ve taklit etti “Inga, Inga”. Seline bunu biz öğretmemiştik, kendi başına bebek ağlamasını taklit etti. Sonrasında market alışverişi için dışarı çıktık ama hava soğuk olduğu için hemen döndük.
Pazar günü Hilmiye 1:00 gibi işe gitti. O gün de onun gece çalışması vardı. Selinle başbaşa kaldık. Gece 3 gibi uyanmaya başladı. Uyurken aniden bana doğru dönmesiyle elinin tersinin yüzüme yapışması bir oldu. Uykudayken gözüme bir şaplak yemiştim. Biraz su içirdim ve altını değiştirdim. Sonra birbirimize sarılıp uyuduk. O uykuya dalınca üstünü örttüm. Uyanıkken örttürmüyor, “çıkar, çıkar ” diye isyan ediyor 🙂 Sabaha karşı 4:00 gibi geldi Hilmiye. Sonra 8:00 gibi Selin’i uyandırdı, Dayısı Gündüz’e kahvaltıya gidecektik. Önce Selin’in karnını doyurduk, sonra yola koyulduk. Kaynanamı da alıp Gündüz’e gittik. Harika bir kahvaltı vardı. Selin Elif bebeği çok kıskandı. Ne Hilmiye’nin, ne de benim kucağımıza alıp sevmemize izin vermedi. Elif de artık iyice büyümüş ele gelir olmuştu.
Öğlen gibi çıkıp Santralistanbul’a gittik. Aynur Teyzesi de geldi. Baharla çimenlerde top oyadılar. Biz de Starbucks’da birşeyler içtik. Selin için çok iyi oldu. Enerjisini iyice boşaltmış olacak ki gece güzel uyudu.
Akşam eve gidince Selin’in banyosuna sıra gelmişti. Küveti daha önce hiç doldurmamıştık. Selin’in hoşuna gideceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Suyu görünce korktu. Hilmiye onu hemen acele ile başını yıkayıp bana verdi. Salona götürdüm ve kuruladım. Ama öylesine korkmuştu ki ağlaması bile kesik kesik çıkıyordu. Bir an tükürüğü boğazını tıkayınca nefes alamaz hale geldi. Sırtına vurdum, artık nefes alıyordu ama hala sessiz duruyordu. O an işte çok korktum. Ne yapacağımı bilemedimç Acaba hala nefes mi alamıyordu, az önce hıçkırarak ağlayan çocuk şimdi neden bir an susmuştu? Onu kucakladım hemen banyoya koştum, Hilmiyeden yardım istedim. Tabi Selin banyoyu yine görünce tekrar çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Vücudu kuş gibi titriyor ve ağlamaktan terliyordu. Kendimi çok daha kötü hissettim. Sürekli Anne diyerek ağlıyordu. Nihayet Hilmiye banyodan çıkıp duruma müdehale etti ve sonunda ağlamayı bıraktı. Kendimden geçmiştim artık, bedenim kaskatı olmuş, soğuk terler akmıştı. Dokunsalar ağlayacak durumdaydım. Gidip oturma odasına yorganı başıma çektim ve yattım. Olayın etkisinden uyuyarak kurtuldum.
Uyandığımda eskiye dönmüştü herşey. Kötü rüyadan uyanmış gibi. Akşam da bol bol Selin’le oynayarak vakit geçirdim. Yine de güzel bir haftasonuydu.