Dün Kurban Bayramının ilk günüydü. Sabah yine S’nin sevinç nidaları ile uyandık. Yatakta bir süre aramıza alıp sevdik. Saat 10:30 gibi hazırlanıp çıktık. Gündüz ve Ayten’i Altunizade Metrobüs durağından aldık ve hep beraber S’nin dedesini görmeye Tuzla Mezarlığına gittik. Eşimin tüm ailesi oraya geldi. Herkesi bir çırpıda görme şansımız oldu. Hava çok güzel ve sıcacıktı. Kanguruyu Gündüz dayısına bağladık ve S’i taşıma görevini ona verdik. Ağlayana kadar epeyce bir süre etrafı seyretti.
Sonra hep beraber Ömerli tarafından Polonezköye yakın bir yerlere gittik. Nehir kenarında bir mekanda mangal yaptık. Etler, köfteler, tavuklar, mantarlar pişti, yendi. Akşam üstüne doğru güneş kaybolmaya başladığında bizim için yola koyulma vakti gelmişti. Hava soğuyor ve S üşümeye başlıyordu. Eve gelir gelmez önce ben sonra Hilmiye banyo yaptık, temizlendik ve S yi beraberce yıkadık. Hilmiye S yi keselerken ben de su dökme görevini üslendim. Akşam erken uyudu, biz Ugly Truth adında bir film izledik. Selin o kadar uykusuz kalmıştı ki uyanamıyordu. Gözlerini açmaya çalışıyor ama yapamıyordu. Baygın gibi iyice uyudu. 23:00 gibi hep beraber uyumaya gittik. Selin sabah 5:20 de uyanmıştı. Yanımda yatıyor ve bana tokat atıyordu. ilgilenmeye çalışsam da o saatte benim de uykum vardı. işaret parmağımı onun ellerine verdim. Sıkı sıkı tuttu, bir süre daha sevinç çığlıkları attı, sonra o da uyuyakaldı. 8:00 gibi hep beraber kalktık ve bir süre yatakta Selinle oynadık. Sabahları çok tatlı oluyor. Uykusunu almış ve ses telleri bağırmaya, çığlıklar atmaya hazır.