Geçen yazımda bahsetmiştim. Annem ve Babam Mersin’den birkaç haftalığına bize geldiler. Aslında geliş nedenleri Selin’in doğum günüydü. Babam Bu hafta Pazartesi günü ayağından ameliyat olmuştu. Kemik alınacağı için genel anestezi almak zorundaydı. Nitekim de öyle oldu. Annemin ameliyatında görmüştüm; narkozun etkisinden çıktıktan sonra acıdan duvarları yumrukluyordu. Babamın da öyle olacağını düşünmüştüm ama çok şükür olmadı. Gayet sakin bir şekilde getirildi odaya. İşte bahsedeceğim diyalog orada gelişti. Babam ağrıdan değil hissettikleri duyguların boşalması yüzünden ağlıyordu. Ayılıp bilinci yerine gelene kadar yaklaşık 1 saat ağladı. Elimde mendil ile gözyaşlarını sildim.Yüzüne dokunup beni hissetmesini ve yanında olduğumu bilmesini istedim. Ağlamaları birazcık da yaşadığı pişmanlıkları içeriyordu. Sürekli “ben sana hakettiğin sevgiyi veremedim ve gösteremedim” şeklindeydi. Senin annenle aran hep iyi oldu, ama ben sevgimi gösteremedim, göründüğü gibi değil, seni çok seviyorum sözleri kulaklarımı epeyce çınlattı. Keşke söylediği gibi durum olmasaydı, sözlerinde haklılık vardı. Bir baba olarak hiçbir eksiğimizi bize hissettirmedi,ne istediysek oldu. Biraz baskıcı da olsa bizim iyiliğimiz için, bizi korumak için olduğunu anlıyorum. Ama kendisinin de söylediği gibi sevgi gösteriş şekli biraz farklıydı.Belki de kendisi de öyle gördü ailesinden.
Bu konuşmalardan kendime de bir pay çıkardım. Ben Selin Ecem’e, belki yarınlarda diğer çocuklarıma farklı davranacaktım. Genelde bu sözler krişeleşmiştir. Ben annem babam gibi olmayacam, onlar gibi davranmayacam derler ama yapmaya devam ederler. Öyle olmadığımı düşünüyorum. Selin Ecem’e kendisini hergün sevdiğimi söylüyorum. Onu öpmekten hiç kaçınmıyorum. Ona hergün sarılıyorum. İçimdeki sevgiyi o da hissetsin, soğuk baba kavramını almasın diye çabalar gösteriyorum. Umarım bunu layıkıyla başarıyorumdur. Seni çok seviyorum Selin Ecem!