Kaybolan emiklerin akibeti sonunda anlaşıldı. Duru mutfak dolabının içindeki çöp kutusuna atıyormuş meğerse. Bugün Hilmiye çöpte emzik görmüş. Neden attığımı sordu. Ben neden atayım deyince bakışlar Duruya yöneldi. Bugün bir ara Durudan ses çıkmıyordu. Hilmiye bakmak için aradı. Mutfakta heryeri darmadağın etmiş şekilde bulduk. Kaşık, cezve gibi şeyler hadi neyse, 1 şişe zeytinağını açmış ve halının üzerine dökmüş. Üstüne de oturmuş. Herhalde kafasına dikmek istedi ama ağır olduğu için yapamadı, halının üstüne döküldü. Bizi görünce mutlu ve şımarık bir şekilde gülmeye başladı. Ellerini halının üzerinde birikmiş yağa batırıp yalamaya başladı, eli yüzü heryeri yağ içindeydi.Kızlar artık iyileşti diyebiliriz. Selin de 2 gece hastanede kaldı. ilk gece Durunun yanında Şengül uyudu. Ama Duru çok sık uyandı, çünkü Şengül çok fazla horluyordu. ikinci gün ise Şengül uyutmaya götürdü. Ama kendisi Durudan önce uyudu. Odanın önüne yaklaştım baktım horlama sesi geliyor ama Duru da konuşup duruyor. Biraz daha bekleyip uyuduğunundan emin oldum. Sonra Şengülü kaldırdım yanına ben yattım. Sadece 1 kez uyandı, emziğini verdim hemen uyudu. Sabah da uyanında kendi kendine oynayıp durdu. Epeyce bir süre beni hiç rahatsız etmeden konuşup durdu. Sıkılınca yataktan inmek istedi. Kucaklayıp salona götürdüm.
İşten çıkınca hataneye Seline gidiyordum. Ben hastanedeyken Hilmiye eve gidiyor, banyosunu yapıp Duruyu görüyor sonra geri geliyordu. Biz de Selinle youtube üzerinden Prenses Sofia izleyip oyun oynuyorduk. Arada bir tekerlekli serumunu alıp koridorlarda gezdiriyor, beraber dışarıyı izliyorduk. Kafeteryadan birşey almak için aşağı inelim istedik. Ama serum makinası inermiydi yanımızda bilmiyordum. Selin Hemşireye sordu: Bakarmısınız hemşire hanım? Biz beşayak arkadaşımızla aşağı inebilirmiyiz? Hemşire beşayak nedir anlamamıştı ve ne olduğunu sordu. -Bu işte benim en yakın arkadaşım beşayak. Serum makinasının beş ayaklı tekerleği vardı. Kız çok güldü. Ama izin vermedi. Serumu çıkardı öğle aşağı indik. Hemen birşeyler alıp yukarı çıktık. Eğer serum çok ara verilirse tekrar bağlandığında acı veriyormuş. Neyse böyle böyle günler geçti ve artık evimize gönmüştük.
Fakat Selin bizi çok üzüyor. İlaç vermek eziyet haline dönüşüyor. Antibotik istemem diyip duruyor. Zorla içirip üzerinde su yuvarlıyor. Yemek yemesi ayrı bir sorun. Sabah kahvaltı için yumurta pişirdim, 1 lokma alıp kalkmaya çalıştı. Televizyonu kapatırım hiçbirşey izlettirmem deyince yemeye başladı. Artık kendi başına yemek yineyibiliyor. Yumurtasını da kendisi yedi. Hilmiye arada bir ağzına sokmaya çalışsa da izin vermiyor. Ben bebek değilim kendim yiyebilirim diyor. Bugün öğlen ona çok güzel et alıp pişirdim. Ama yemedi. Yumuşak olmasına karşın ağzında sakız gibi çiğneyip durdu. Selin yarın da okula gitmeyecek. Zaten Cumartesi günü gösterisi vardı, gidemedi. Okul ile sorunlar var. Okulu bir garip, neredeyse 10 gündür Selini gönderemiyoruz. Hasta olduğu için. bu süre içinde 1 kez olsun arayıp durumunu öğrenmediler. Demek ki çok ilgi alaka yok. Yiğit Okullarının ilköğretimi nasıldır bilemiyorum ama biz anaokulundan çok memnun değiliz. Bir keresinde Selin servisten indiğinde onu çok fena terlemiş hatta soğumuş olarak buldum. Okulda terlemiş belli. Ama kıyafeti olduğu halde değiştirme gereksinimi bile duymamışlar. Ondan sonra çocuk neden hasta oluyor diye soruyoruz. Biz okulun çok yetersiz olduğunu düşünüyorum.
Geçenlerde Selinin okula götürdüğü deniz kızı bebeği kaybolmuştu. Selin ile haber gönderdik ama bir türlü bebek bulunamadı. Defterine yazdık yine gelmedi. En son Hilmiye arayıp sordu. Arkadaşlarının birisi alıp evine götürmüş. Getirdiğinde bebek artık bozulmuştu. Düğmesi bozulduğu için ışıkları yanmıyordu. Selin onu çok seviyordu. Belki önceden bulmak için gayret sarfetseler sağlam olarak gelecekti. Bu oyuncak üstelik çok pahalı.
Cumartesi günü profetorol almıştım. Biz yerken Duru görünce kaşığı aldı. Daldırmaya çalışıyor. Biraz biraz yedirdik. Ağzı yüzü fena halde çikolata oldu. alıp doğruca banyoya götürüp yıkadım. Ardından Selini de yıkadım. Selin 3 gündür banyo yapmıyordu. Onu 2 kez yıkamak zorunda kaldım.
Selin bu aralar kendini gösterme çabası içerisinde. Konuşmaları bağırarak çıkıyor. Duruya da oyununu bozduğu için sık sık kızıyor. Allahtan dövmek gibi bir huyu yok. Ama Duru, Selinden çok daha fena bir kız. Selinin çekeceği var.
Şimdi Hilmiye onları hatırmaya götürdü. Durunun sesi geliyor, babaaaaa. Sabah da gelip beni o uyandırdı. Sabah erken kalkıp yatantan iniyor ve evin içinde geziniyor. Geçen haftalarda da Hilmiye işe gitmek için hazırlanırken kapı açılmış ve karşısında Duru. Korkmuş birden karşısında görünce. Normalde Selin kalkar gelirdi. Bu defa Duru gelmiş.
Duru çay içmeyi de çok seviyor. Arada bir elimde görüp çok istiyor. Hemen soğumuz ve açık bir çay yapıyorum. Şekersiz olarak az miktarda içiriyorum. Çayı gördümü koşarak kucağıma geliyor.
Geçen haftalarda ilginç birşey daha yaşandı. Yatmak üzerelerdi. Selinin burnu tıkanmış ve açmak için Otrivine sıkmıştım. Sanki burnuna gitmemiş gibi geldi, ve tekrar sıkmak istedim. Selin Gitttiiiii diye bağırınca bize bakan Duru da gittiiiiii demez mi….