Dün akşam eve gittiğimde Selin balerin gibi kendi etrafında dönüp şebeklikler yapmaya başladı. Ama iş sevmeye gelince artık sevdirmez oldu. Hilmiyenin kucağındayken yanına gelip öpmek istedim. Aniden pençesini çıkarıp tırmalamaya çalıştı. Küçük parmakları bir anda gözümün içine girdi. Aynada baktığımda gözümün retinasını koruyan ince zarın yırtıldığını gördüm. Bir anda sağ gözüm bulanık görmeye başladı, içinde sanki kum tanecikleri var. Sonra arabaya binip Altunizadedeki Dünya Göz Hastanesine gitmek için yola çıktım ama karşıdan gelen arabaların ışıkları çok rahatsız etti. Çekmeköy’e kadar gidebildim. Gözüm daha kötü oldu ve baş ağrısı yapmaya başladı. Mecburen geri döndüm eve. Erkenden yatıp sabah kalktım ve biraz daha iyi olduğunu gördüm. Selin’e süt hazırlayıp evden çıktım.
İşe geldikten sonra da Fulya’daki İstanbul Cerrahi Hastanesine gittim. Burada daha önceden göz ameliyatı olduğum Buket Hn.ı gördüm ve sorunu anlattım. Gözü iyice muayene etti, boyalı birşeyler damlatıp enfeksiyon riskine baktı. iyi haber, enfeksiyon kapmamış ve daha önce ameliyat olduğum yere zarar vermemiş. Kötü haber ise yukardan aşağıya kadar zar tabakayı yırtmış. Başka bir güzel haber ise ameliyat olduktan sonra göz numaram hiç ilerlememiş, hala sıfır numara. Normalde çok az kişinin gözü sıfır numara olurmuş ve ben onlardan biriyim. Gözüme numarasız bir lens koydu ve 3 gün boyunca çıkarmamamı istedi. Bu süre içinde bulanık görmeye devam edeceğim. 3 gün sonra çıkardığımda şikayetim olursa tekrar baktıracağım. Bu arada Selin’e de dikkat etmem gerekecek.
Zorla da olsa kendini öptürmese de akşam uyuduktan sonra bol bol öptüm onu. Selin benim herşeyim.