Bugün minik kızım tam 1 yaşına girdi. Koca 1 yılı artık geride bırakırken onun ne kadar çok büyüdüğünü görmek harika birşey. Bugün biraz buruk geçti aslında. Çünkü Selin çok hastaydı ve Duru da biraz öksürüyordu. Geçen haftalarda babaanne Mersinden geldi. Yılbaşını beraber geçirdik. Geçen hafta Vialand AVM ye gitmiştik. Orada Aynur Teyzesi ile buluştuk. Hava çok soğuk ve keskin esiyordu. Selin ve Bahar terlediler, sonrasında soğuk da çarpınca hastalık kaçınılmaz oldu. Yılbaşında da biryere gitmek yerine evde vakit geçirdik. Ertesi gün yine Aynur Teyzesindeydik. Pasta aldık ve küçük bir doğum günü kutlaması yaptık. Anneanne de oraya geldi. Selin çok ağladı durdu. Baharla bir iyi bir kötü oluyorlar. Dayanamayıp çok geç kalmadan evimize döndük. O günün sabahı da biraz kötü geçmişti. Hilmiye ocakta cezveyi unutmuş ve sapını yakmış. Koku iyice ağırlaştı ve midem çok bulandı. Kahvaltı yapma isteğim de gitmişti. Bu sebepten biraz tartıştık. Selin anneci olup beni dövmeye başladı 🙂
Dün gece ikisde çok öksürüyordu. Prospan şurup verince iyice balgama çevirip öksürük artışı oluyordu. Sabah uyandığımızda Selinin evde dinlenmesini istedik. Ama o okula gitmek istemiş. Okuldan öğlen saatinde gelen telefon bizi üzdü. S’nin ateşi çıkmış ve çok halsizmiş. Calpol şurup vererek biraz ateşini düşürmüşler. Ben de o saatte dişçideydim. Duruya babaannesi baktı, Şengül de Selini taksiyle almaya gitti. Gelir gelmez evde uyumuş. Patates kızartması istemiş yapmışlar beğenmemiş. Çorba istemiş. Ama çorba hazır olana kadar tekrar uyumuş. Ben geldiğimde yeni uyanıyordu. Baktım çok terlemiş. Biraz kalın giyinmiş, üstünü de örtmüşler, ateşler içinde yanıyor. Hemen soydum, banyoya attım. Ilık suyla duş yaptırdım. Kendine geldi ve ateşi düştü. Evde çok sıcaktı, derecesini düşürdüm. Bir ara dışarı çıktım. Selin de benimle geldi, ve Carrefourdan dergi aldık. Mutlu olacağı şeyleri yapmak istedim ki morali yerinde olsun. Hastalık zamanları insana en iyi gelen şey moraldir. Eve döndüğümüzde iyice kendine geldi, neşesi yerinde ve canlıydı. Şengülden çorba istiyordu. “Şengül, mutfakta oyun mu oynuyorsunuz, kaç saattir çorba yapamadın” Selinden sonra Duru çorba içti, ama tabakta biraz kalmıştı. Selin bir ara yarım kalan çorbayı gördü ve şengüle seslendi ” Seni küçük Şengül, bana çorbamın hepsini vermemişsin”
Akşam Hilmiye geldi ve yine emirler yağdırmaya başladı. Şengül sorguya çekildi, mehmet şunu getir bunu götür. Yenilen 1 tabak yemek ona yeterli gelmedi. üstüne enginar yedirmeye çalışınca, Selin salonun ortasına kustu. Niye kusuyorum ben diye ağlamaya başladı. Hemen üstünü soyup yeniden giydirdim. Halının üstünü iyice temizledik, Hilmiye elektrik süpürgesinin sesini duyunca kendinden geçip diğer odalara kadar süpürdü. Sonunda fişi çekilince hipnozdan uyandı ve bıraktı 🙂 Tost ve nesquick ile sil baştan karnını doyurmak zorunda kaldık.
Duru da çok fana oldu. Bu aralar inanılmaz tatlı, yemeye doyamıyoruz. Bazen kendi başına bir oyun bulup sessiz sessiz oynuyor, bazen gidip karıştıracak birşeyler buluyor. Bugün selinin müzikli kitabını açmış düğmelere basarak müzik çalıyor, sonra kitabı yere serip alkışlamaya başlıyordu. Bu aralar onu gözaltından hiç ayırmıyoruz. Sandalyelerin üzerine çıkmaya başladı. Her an düşecek gibi oluyor. Yemeklerini sandalyede oturarak yiyor. Telefon gördüğü zaman alıp kulağına götürüyor ve birşeyler söylüyor. Selin şarkı söylemeye başladığı zaman o da onu taklit edip birşeyler söylüyor. Selin bu durumdan çok şikayetçi. Hala en çok söylediği kelime baba. Anne demeye başladı, yaren’e benzer bir ses çıkarıyor. Abla nerede dediğimizde Selini gözleri arıyor. Yakında iyice sökecek konuşmayı.