Bugün akşam eve geldiğimde Selin beni görünce yürüyerek yanıma geldi. Hem de hiçbir yere tutunmadan. Yürümek… Aslında ne kadar basit görünüyor değil mi. Ama öyle değilmiş. Aylardır alıştırma yapıyor, düşüyor, kafasını vuruyor, korkuyor vs vs. Yani epeyce bir aşamadan geçtikten sonra ayakları üzerinde durabiliyor. Bu yüzdendir ki bir anda onu karşımızda yürürken görmek bizi sevindiriyor ve heyecanlandırıyor. Bugün özellikle kendine daha bir güveni olduğunu gördüm. Gayet kendinden emin ve kararlı bir şekildeydi. Öncesinde heyecanlanır ve 2 elini de havaya kaldırır, tıpkı karda ilk defa kayan birisi gibi davranırdı. Artık o dönem bitmiş görünüyor. Belki de o günleri mumla arayacağımız günler gelmiştir. Zira artık peşinden gitmek gerekecek. Bir ara salondan ayrıldı. Merak edip arkasından gittiğimde bazen banyoya girmiş, çamaşır makinasının kapağını açmaya çalışıyor, bazen de mutfakta damacana pompasına basıyordu. Biraz daha sabırlı ve dikkat kesilmenin vakti gelmiştir.
Bu arada artık kış ayları geldi. Havalar soğumaya başladı. Bugün bütün gün yağmur yağdı. Akşam da soğuktu ama ev ılık durumdaydı. Çok da sıcak yapmamak için kombiyi açmadık. Selin’in nezlesi bizi biraz düşündürüyor. Şimdilik burun akıntısı var sadece. Elektrikli radyotör şimdilik işimizi görüyor. Geceleri burnu tıkandığı için sık sık uyanıyor. Akşam yatarken otrivine ile burnunu açmak istedim. Birer damla sıktım ama çok ağladı.