Selini aslında 1 ay öncesinde okula kaydettirmiştik. Ama bir türlü alışamadı. Sürekli ağlıyordu. Şengül ve Yaren’i görmek istiyordu. Araya bayram tatili ve hastalık da girince fazla gönderemedik. 31 Ağustos gibi gidip Aynur Öğretmeni ile tanıştık. Belki öğretmeni yadırgıyordu, belki bu yeni öğretmenini çok sevecekti. Aynur öğretmen biraz Selin ile vakit geçirmek istiyordu ama o bizi bırakmak istemiyordu. Bir masaya oturduk, ona kağıt verdi. Bir tane de Yaren’e. Tutkalı sürüp renkli pulları ona yapıştırarak çiçek yapmasını istedi. Yaklaşımı belki de çok doğruydu. Sıkmadan yavaş yavaş. Sınıfını gördük diğer hocalar ile tanıştık. İngilizce öğretmeni var onun da ismi Selin. Selin Teacher olarak çağırıyorlar. Pazartesi de okulun ilk günü Hilmiye ile beraber gittik. Şengül de bizimle geldi. Selinin çenesindeki titremeyi görünce içim çok fena oldu. Kollarını kaldırıp kucağıma almamı istiyordu. Beraber yukarı çıktık ama beni hiç bırakmak istemiyordu. Onun titreyen çenesini gördükçe ben de onu bırakmak istemiyor gibi sarılıyordum. Sonra Hilmiye yukarı çıktı. Kızgınlıkla Selini aldı. ” Sen bana bırak, bir türlü ayrılamıyorsun” dedi ve beni gönderdi. Hilmiye ne de olsa önceden alışıktı bu duruma. Ağlasa da onu sınıfına bırakıp çıktı. Bir süre Şengül kaldı sonra o da aşağı indi. Biraz ağlamış ama sonra susmuş.
Salı günü biraz daha iyiymiş. Bu defa ben gitmedim. Hatta öğlen saatinde yemeğini bile yemiş. Normalde hiç okulda yemek yemiyordu. Öğlen de Hilmiye almış ve eve gitirmiş. Selin beni aradı ve okulda yaptıklarını anlattı. Çok çok sevindim. Alışamayacak diye o kadar korkmuştum ki kızım beni çok mutlu etti. Bugün 3ncü günü ve giderek daha iyi oluyor. Bugün Şengül de gitmedi. Hilmiye onu okula bırakıp işe kaçtı. Öğlen de aldı. Bugün öğlen uykusu gelmiş ve okulda uyumak istemiş. O sırada Hilmiye okula varmış ve eve götürdüğünde de hemen sızmış. Bugün de beni arayıp anlattı okulu. Akşam eve geldiğimizde canı çok sıkılıyor. Okulda etkinliğe ve hareketliliğe alıştı tabi. Haftaya tam güne geçecek. Umarım çok eğlenir.
Bu arada hafta sonu arabamızı değiştirmeye karar verdik. Cumartesi günü bir galeriye gidip baktık. Peugeout 5008 modelli 7 kişilik arabayı çok beğendik ve almaya kadar verdik. Pazartesi günü de gidip kredi ve devir işlemlerini hallettik. Selin gri aramızı satmamızı istemiyordu. Bebekliğinden beri bindiği arabaydı ne de olsa. Ama kısa sürede yeni arabaya o da alıştı. Oto koltuğunu da hemen alır almaz taktım. Hatta okuldaki arkadaşlarına bile yeni araba aldığımızı anlatıp durmuş.
Yeni bir şarkı daha öğrendi. Zakkum’un Ahtapotlar gibi şarkısı. ama biraz farklı şekilde söylüyor. Şarkının sözleri; Son bir kere daha çirkin olalım, aynalara değil birbirimize bakalım. bir hayattı tutunamadık, gel ona bir son yazalım.
Buradaki gel ona bir son yazalım cümlesini “Keloglan son yazalım” diye söylüyor. Birde Göksel’in Uzaktan şarkısını ezberlemiş. Harika söylüyor.
Bu arada huysuzluklarının büyük bir bölümünü artık yapmıyor. Önceden çok inatlaşır, sürekli herşeye ağlardı. Artık daha mutlu daha neşeli bir kız oldu ve ne dersek maşallah yapıyor. Kavgamız da yok artık, çok eğleniyoruz onunla.
Bugün izlediğim bir dizide ilginç bir diyalog vardı. “Anne babalar çocuklarına hep güzel şeyleri gösterirler, dünyanın iğrenç ve kötü taraflarını değil yaşamın güzel taraflarını görmelerini isterler. Bu anne babalar da buna inanır ve öyle olduğunu düşünürler.” Güzel bir tespitti ama belki de onlara bunu göstermemizin sebebi büyüyüp anladıklarında beni neden bu dünyaya getirdin, burası kötü bir yer dememeleri içindir. Ne de olsa onların doğumundan bizler sorumluyuz. Ben bunu kendi aileme 1 kez demiş ve pişman olmuştum. Sıkıntılı ergenlik dönemimde “Beni dünyaya getirirken bana mı sordunuz” gibi bir cümle kullanmıştım. Halen de bunu söylediğime utanıyorum.
Hilmiyenin karnı giderek şişmeye başladı. Doğacak kardeşinin adını de Selin şimdiden belirledi. Duru olmasını istiyor. 6nci ayının içine girdik. Kısmetse Ocak gibi o da aramızda olacak. Hilmiyenin karnına dokunduğum zaman hareketlerini hissetmeye başladım. Bazen kıpır kıpır oluyor. Hilmiye bu aralar çok zorlanmaya başladı. Midesinde sürekli bir baskı, hazımsızlık, reflü gibi asitlenmeler rahatsızlık vermeye başladı. Çoğu gitti azı kaldı diyebiliriz. Selinin eski kıyafetlerini onun için hazırladık ve güzelce vakumlu poşetleri koyup paketledik. Şimdiden kıyafetleri hazır bebeğimin.