Bu yıl ramazan bayramını istanbulda geçirmeye karar verdik. Benim işyeri tüm haftayı tatil ilan etti ve 9 güne çıkarmış oldu. Hilmiye ise Çarşamba günü bayram arefesine kadar çalıştı. Öğleye kadar olsa da gelip gitmesi neredeyse tüm günü öldürmüş oldu. Yeni olduğu için de izin alması mümkün olmadı. Geriye 4 günlük bir tatil süresi kaldı. o yüzden hazır istanbul boşalmışken tadını çıkaralım dedik. Gerçekten de özlediğim istanbul buydu. Ne bir trafik ne bir kalabalık yoktu. Terkedilmiş şehir adeta. ilk gün kayınpederin mezar ziyareti sonrası eve döndük ve evde vakit geçirdik. sonraki günler pendik marinaya gittik. 1 gün de hazuz sefası yapalım dedik ama rüzgar o kadar çoktu ki dışarda suya girmek imkansızdı. Kapalı havuzda Selinle beraber yüzdük. Selin artık kendi başına can simiti ile yüzebiliyor. Suya kendi başına girip açılılıyor. Okulda da yüzme derslerine artık katılacak. Umarım tekrar hastalık kapmaz.
Melis Duru ise bu aralar yeni diş çıkarma derdinde. Gördüğü herşeye uzanıp almak ve ağzına götürüp kemirmek istiyor. Günde 3 defa sessiz sedasız kaka yapıyor, kontrol etmezsek pişik haline dönebiliyor. Yürütecinde artık daha uzun süre geçiriyor. Emeklemesi de biraz ilerledi. Fakat yerlerin çok temiz olmadığını düşünen annesi pek bırakmıyor. Ben daha çok koltuk yastıklarını çıkarıp alanı genişletiyorum ve emeklemesi için teşvik ediyorum. çok atik bir hareketle hemen hedefine olaşıyor. Tutunup artık ayağa da kalkıyor. Yatağında da parmaklıklara tutunup ayağa kalkıyor. Dil gelişimi bu hafta artmaya başladı. Artık çığlık yerine sessler çıkarmaya başladı. Ve söylediğimiz birkaç şeyi tekrar etmeye başladı. Geçenlerde baba diye sesslendi. Acaba yanlış mı duydum diye Hilmiye ile birbirimize baktık hayır doğru duymuştuk. Şimdilik abba ve edde gibi sesler de çıkarıyor. Özellikle edde dediğimiz zaman tekrarlıyor. Edde ablası olabilir onun dilinde.
Söylenen bazı şeyleri de anlamaya başladı. Hilmiye kendisine “Duru baba nerede” diye sorduğunda bana bakıp gülüyor. Aynı şekilde annesine de bakabiliyor. Yatağa yatırıp resmen yiyorum onları. Selin hemen beni de seviyormusunuz diye sorunda onu da yanına yatırıp zevki 2ye katlıyoruz. Her ikisini de kemiriyoruz.
Ve günün önemli haberi. Bugün Selinin doğum günü. artık 4 yılı geride bıraktık. Cumartesi günü Cappucino da kutlamasını yapacağız. Bugün de okuluna pasta göndermeyi düşünüyorum. 2 kızımında hayatımda yerleri çok farklı. Deseler ki hangisini çok seviyorsun, bir ayrım yapamayacağım. 2sini de farklı seviyorum. Selinin kibarlığı zaten dillere destan. Hele pabuç gibi dili, her lafa bir cevabı var. Bayılıyorum onun bu hallerine. Dün annesi ile beraber kuaföre gittiler. Kuaförü çok şaşırtmış. Kendinin de saçını boyamasını istemişler. Hangi renk diye sorunca, “burasını pembe, burasını mor, burasını da fıstık yeşili” demiş. Ben koyu yeşili sevmiyorum, fıstık yeşilini seviyorum demiş. Adam acaba sallıyor mu diye fıstık yeşilini sormuş o da göstermiş.
Bu aralar winx çizgi filmini izletmiyorum. Daha doğrusu tv izletmiyorum. Geçenlerde Calio izliyordu. Neden bahsettiklerini sorduğumda bilemedi. Artık izlemekten ziyade göz tembelliği yapıyor sanki. Öylesine baktığını düşünmeye başladım. Onun yerine başka şeyler yapmak gerekiyor.
Geçen hafta Salı günü evde baktım canı çok sıkılıyor, tv izlemeye başlayınca kapattım hadi gidiyoruz dedim. Doğruca Buyaka AVM ye gittik. En üst kata çıktık, gözüm çoçuk oyun alanını aradı bulamadım. Selin ben biliyorum dedi be elimden tuttuğu gibi gittik. daha önce okul onlara oraya getirmişti, yerini unutmamış. 3-4 saat boyunca enerjisini attı, ve diğer çocuklarla arkadaşlık kurdu. işte budur dedim ve doğru şeyi yaptığımı düşündüm. Evde tv izlemekde neymiş. Bence her anne baba çocuk uslu dursun diye tv ye çok yüklenmemeli ve bir etkinlik yapmalı. Boşverin çocuk yaramaz olsun.