Bugün sabah güzel bir güne uyandık. Kahvaltımızı yapıp evden çıkacak ve Anneanneye gidecektik. Kurbanlık alıp etrafa dağıtacaktık. Duru için bir Kurban kesmek niyetindeydik. Ama pek öyle olmadı. Seline tost hazırladım ve portakal suyu eşliğinde kahvaltısını yaptı. Sonra Duru için mama yaptım ve bebek arabası içinde yatırarak verdim. O uykuya dalınca kahvaltımızı yaptık ve giyikdik. Evden çıkacağımız zaman Selin inada bindirdi, Bahar’a gitmek istediğini söyledi. Bahara gidemezdik. Mono diğer adı Öpücük hastalığı denen bir hastalığa yakalanmışlar. Lenf bezleri şişiyor ve boğazda ağrılar oluyor. Tüm aile yakalanmış. Bulaşmasını riske atamazdık. Üstelik bir ilacı da yok, kendiliğinden 15 gün sonra geçebiliyormuş. Öyle olunca Selin’e ceza verdik ve odasına kapandı. Orada uyuyana kadar ağladı. Biz de üstümüzü tekrar değiştirip ev haline geri döndük. Duruyu güzelce uyuttum.
Daha düne kadar Duru’nun çığlıklarını çekmek zorunda kalıyorduk. Ama artık pek öyle olmuyor. Bir arkadaşımdan yeni bir bebek bakım metodu DVD si aldım. Eve getirip Hilmiyeye de izlettim. Metodun ismi Calm Crying Baby. Youtube’dan aratınca yüzlerce video çıkıyor bununla ilgili. Budaraki amaç bebeği anne karnındaki gibi güvende hissettirmek. Bebek gelişini 12 ay içinde tamamlanıyor. Bunun 9 ayı anne karnında geçiyor. 3 ay da doğum sonrası kısmı var. Bu teknik başta yapması çok zor bir teknik. Bebeği kundak yapma ilk aşaması. Ama Duru çok hoşlanmadı kundak ulayından. Amaç ellerini oynatmaması ve sıkışma hissi vermek olduğuna göre kucaklayarak yapabilirim dedim. Sonraki aşama ritmik hareketlerle çok yavaşça, beyin gelişimine zarar vermeyecek kadar sallamak. Emme reflexini gidermek. bunların hepsini aynı anda yapmak gerekiyor. Duruyu kucağıma alıp sıkıca kavradım, ellerini yanlarda tuttum. Yüzüne dokunmasına yada ellerini sallamasına engel oldum. ritmik hareketlerle salladım. ilk denememde başarmıştım. Bir süre sonra derin bir uykuya daldı. daha sonra hamak üzerine güzelce bir yer açtık ve oraya yatırdık. Bir süre salladıktan sonra bıraktık. saatlerce uyudu. 2nci gün de emme reflexi üzerinde alıştırma yaptım. Bir türlü emmek istemediği emizikleri denedim. Emiziği ağzına verip beklememek gerekiyor. 5sn aralıklarla hafif çekmek gerekiyor. Çekerken ağzından çıkacak kadar güç kullanılmamalı. Emiziği kesinlikle bir tatlandırıcı yada bal gibi şeylere batırlmamalı diyor uzmanımız. Bunda da başarılı olunca artık kızımla daha çok vakit geçirdiğim gibi daha az ağlamasına yardımcı oldum. Hilmiye için de çok moral oldu. Bir anne olarak sürekli bebekle ilgilenmek bitirici bir darbe olabiliyor. Onun da sınırları var her insan gibi. Herkes için çok kaliteli zaman geçirmemize sebep oldu bu teknik.
Bugün gaz sancısı olmayıp ağlamadığı zamanlarda bile çok rahattık. Duru gözlerini kocaman açıp etrafa bakıyor nedensiz gülücükler saçabiliyordu. Ağladığında kucağıma alıp kısa sürede susturabilmek harika birşey. Keşke bunları Selin bebekken de bilseymişiz. Akşam Selin yine annesi ile beraber uyumak istedi. Baktım Hilmiye Duruyu uyutamıyor, saç kurutma makinasının sesi ile uyutmaya çalışıyor ama olmuyor. Çok gazı ve sancısı vardı bugün. Sürekli pırtlar atıp durdu. Ben devraldım görevi. TV de güzel bir film açtım. Onu izlerken bir taraftan da Duruyu uyuttum. Hilmiye de Selini uyuttu. Herkes mutluydu.
Selinin inadı 14 şubat sevgililer gününde de tutmuştu. O gün okulda Sevgi partisi yapıldı. Heryer kırmızı süslerle doluymuş. Bütün çocuklar da kırmızı giymiş. Ama bizimki evden çıkmak istememiş. Hilmiye onu okula götürdüğünde de arabadan inmek istememiş. Doğruca eve geri dönmüşler. Evde TV izlemesine izin vermemiş. Oda hapsi cezası almış, uyumuş. Canı epeyce sıkılmış.
Bugün bana sıkı bir takat attı. Gözümü patlacaktı neredeyse. Bu defa hiç kızmadan küstüm ona. Bir süre yanıma yanaştı. Ama konuşmadım. Özür dilemesini bekledim. Ama dilemedi. Geçen gün kardeşini uyandırdığı için ve bunu bilerek yaptığı için kızıp kafasına biberon atmıştım. Ama hemen ardından özür diledim ve gönlünü aldım. “Bana sakın bir daha bağırma, kafama da emzik atma” diye uyarı aldım. Ama özür dileme sırası ona gelince zor geliyor. Bir süre sonra odasına gidip oradan bağırarak özür dilerim dedi. Kabul etmedim. En sonunda yanıma gelip sarıldı ve özür diledi. Birbirimize sarılıp kucaklaştık. Birbirimizi çok sevdiğimizi söyledik ve barıştık.
Cuma günü karnım çok ağrıdığı için işyerinden gider gitmez çıktım ve hastaneye gittim. Spazm geçiriyordum. Eve gelip ilaçlarımı alıp uyudum. Akşam üzeri 4:30 gibi Duruyu uyutup evden çıktım. Selini ben alacaktım okuldan. Ona da sürpriz oldu. Annesi yerine beni görünce çok sevindi. Okula yeni öğrendiği şarkıyı bana da öğretti. “Ah dedi vah dedi sen neymişsin sen, dillere düştüm senin yüzünden” Neler yaptığı, arkadaşları ile neler konuştuğu hakkında sohbetler ettik. Çok eğlenceliydi.