Dün akşam Selin’i biraz erken yatırdık. Planımız; Selin 21:30 gibi uyuyacak ve biz de başbaşa bir film izleyeceğiz. Uyuma kısmı başarılıydı. Ama burnu tıkandığı için hırıltılı sesler geliyordu. Hilmiye burnuna Tonimer sıkmak istediğini söyleyince, uyanırsa tekrar uyurmu diye sordum. Uyur herhalde dedi ve yaptı. Selin burnuna ilaç sıkılınca başladı ağlamaya. Ama hiç susmadı. Çareyi salona gelmekte buldular. Sadece 20dk kadar uyumuştu. 20dk içinde epeyce enerji toplamış olsa gerek 24:00 a kadar bizimle beraber uyanık kaldı. Sürekli ayakta, sürekli birşeylerle ilgilendi. Kendi kendine bir uğraş bulup oynadı. Genelde koltuk üzerine ne bulduysa o yere atıyor biz geri koyuyoruz. Hiç bitmeyen bir uğraşı içinde.
Artık daha rahat yürüyebildiği için peşinde koşturmaya devam ediyoruz. Bir bakıyorsun mutfağa girmiş, bir bakıyorsun banyoda. Dün bir ara kayboldu, banyoya girmiş ve tuvalet kağıtlarını dağıtmış halde buldum. Bir ara emiziği kaybolmuştu, saatlerce aramanın ardında odalardan birinde akla hiç gelmeyecek bir yerde buldum. Evin en ücra köşelerine gidip yaramazlık yapmaya çalışıyor.
Burun akıntısı hala devam ediyor. Balgam da çok çıkıyor. Öksürüğü şimdilik kesildi. Ventolin şurubu kestik. Antibiyotik ve Asist şurup veriyoruz sadece. Ben de grip oldum sanırım. Aşı yüzünden olabilir veya Selin’den geçmiş olabilir. O kadar tatlı ki öpmemek elimde değil. Ama bugünden sonra daha dikkatli olmalıyız.
Hafta sonu yine Aynur Teyzesine gittik. Yine her haftaki huysuzluğu yaptık. Bahar onu hiç bırakmıyor, sarılıyor, elinden birşey alıyor, emziğini çekiyor… O da sürekli ağlayıp duruyor. Kendi halinde olsa oynayacak birşeyler bulup oyalanır aslında. Arabada gelirken de arada bir ağladı. Bir ara koltuğumun arkasına geçti, yanından bana baktı, eliyle çekiştirdi, yüzüne bakınca da Çeeee deyiverdi. Şimdilik kalabalık ortamlar huysuzluk yapmasını tetikliyor. Yada uzun araba yolculukları da aynı şekilde.