Duru 2 gün önce ayakladı ve artık hiç emeklemiyor. dizlerinin üzerinde de artık yürümüyor. Allah dualarımızı kabul etmişcesine 1 gün içinde değişim gösterdi. Hatta düştüğü zaman dile yardım almadan, bir yerlere tutunmadan kalkabiliyor. Sol ayak hala ucunda basıyor ama arada bir doğru bastığı da oluyor. Doğru basmaları da her geçen gün artıyor.Geçen hafta canım bu yüzden çok sıkkındı. Aklımda sürekli Duru vardı. Acaba düzelir mi? düşüncesini kafamdan atamadığım gibi yüzüme de yansıyordu. Çok konuşmuyor, kafamı dağıtmak için kendimi işe veriyordum. Akşam eve geldiğim zamanda hemen yürüme çalışması yapıyorduk. Eve gelir gelmez boynuma sarılıyor beni hiç bırakmıyor minik kelebek.Wc gittiğim zaman da oda oda dolaşıp beni arıyor, babaaa, babaaa diye sesleniyor küçük tınısıyla. Çok şükür bu sorunu da yavaş yavaş atlatıyoruz. Allah kimseyi evlat acısıyla sınamasım. Hep ağzımda bu cümle vardı.
Bugün Duru mamasını içtikten sonra banyoya gitti. Boş biberon ve emziğini çamaşır makinasına atmış. Kapağını kapatmış, düğmelere basarak çalıştırmaya çabalıyordu. Çok güldük bu duruma.
Duru artık TV de izler oldu. Karşısına geçiyor, ablası ile beraber film izliyor. Anlamıyor diye düşünüyordum ama komik sahnelerinde güldüğüne göre anlıyor olmalı. Resimde görüldüğü gibi…
Bugün başka güzel bir gündü. Selin’in okulunda sunum performans gösterisi vardı. Arkada slaytlar akıyor, çoçuklar sunum yapıyordu. Konu ise Dünyada olan etkinlikler. Domates festivali, ejderha festivali, paskalya bayramı gibi… Selin paskalya gösterisi için çok çalışmıştı. 10 kadar çocuk çıktı sahneye. Sondan üçüncüydü bizimkisi. Tüm çocuklar içinde 2-3 tanesi hiç takılmadan rahatlık içinde söyledi. Selinim dans ederek çıktı sahneye. Sahnenin arkasında paskalya yumurtalı figürler vardı. Elleri belinde sağa sola dans ediyordu. Bir ara yumurtalara çarptı, karton figürler düştü. Ama bozmadı konsantrasyonunu. Mikrofonu alıp bir çırpıda uzun cümleleri söyledi. Herkes şaşkın şaşkın baktı. Alkış koptu salonda. Selinin konuşma yeteneği de gerçekten iyiydi. Ne dediği çok net anlaşılıyordu. Tane tane yutmadan çıktı sözcükler. Gururlandık, ağladık (Ben ağladım…)
Çıkıp güzel bir yemek yedik. Hava buz gibi, hani bahar gelmişti, nereden çıktı bu soğuklar. Ardından Doğa kolejine gittik. Görevli ile muhasebe mevzularını konuşurken Selin beni bırakmıyor, elimden tutup birşeyler göstermeye çalışıyordu. Neden böyle yapıyorsun, bak senin okulun ile ilgili birşeyler konuşuyoruz dedim.
Sen ne demek istiyorsun baba, burası benim okulum değil ki! dedi. Haklıydı, ona daha söylememiştik. Alıştırarak olacaktı. okulunun artık buraya taşınacağını söylemeyi düşünüyoruz. Umarım onun için çok sorun olmaz.
Ardından söz verdiğimiz oyuncak için Meydan’a gittik. Yine bir bebek aldı. Oynamayacağını bile bile sırf onu mutlu etmek için…
Tatil planları yaptık. Haziran için 1 haftalık izmir tatili. Bu defa Şengül ve Yaren de bizimle gelecek. Onlar için de 2nci bir oda aldık. Aynur Teyzesine de bahsettik. O da gelirse 3 aile güzel bir tatil olacak. Duru ilk defa denizle tanışacak. Limonu ilk tatması gibi olmaz inşallah.