Beklenen kış tam anlamıyla geldi. Dün akşam saatlerinde ilk kar yağışı başladı. Yollar tıkandı, eve geliş süremiz 2 saati buldu. Biraz daha yağarsa çocukları kar oynamaya çıkarırım diye düşünmüştüm. Yemeklerini yemedikleri için çıkaramadım. Hilmiye geldiğinde ancak bitmişti yemeleri. saatler süren bir yemek faslımız var. Özellikle Duru. Hilmiyeden de güçlükle izin aldıktan sonra giyinip oynamaya gittik. Geçen yıl Duru çok küçük olduğu için çıkaramamıştık. Hatırlamıyordur da zaten. Onun için sanki ilk deneyim oldu. Selin bana kartopu atmaya çalışırken Duru top bile yapamıyor, elindeki kar birikintileri kendi yüzüne geliyor. Şaşkınlık içinde oynamaya çalıştı durdu. Bugün sabah işe gidemedim. Dışardaki kar birikintisi epeyce artmış. Yarım saat servis beklemenin ardından eve geri döndüm ama donarak. Bugün asıl kartopu oynamaya gidişimiz olacak. Okullarda tatil olduğu için Selin bugün gitmeyecek.
2-3 hafta öncesinden Duru yine hastalandı. Yine ciğerlerine indi ve bronşit oldu. Nebilizatör ile hava verildi ve antibiyotik tedavisi gördü. Boğazında balgamı atamadığı için epey zor geçti. Evin her köşesine kustu diyebilirim. Mide bulantısı yüzünden değil, öksürük krizine giriyor ve bir noktadan sonra balgamı atmak için kusuyordu.
Geçen hafta da ben hastalandım. Yılın ilk gribimi oldum. Çocuklara bulaşmasın diye çok uğraştım. Duru her dakika yanımda olduğu için biraz zor da olsa başardım.
Geçen hafta çok yoğun ve kötü geçti. Türkiyeyi etkileyen bir siber saldırı gerçekleştirildi. Hilmiye 2 gün gece geç saatlerde geldi. Bu hafta da ingilizce eğitimi yüzünden geç gelmişti. Şengülün işi bitince erkenden görderdim. Çocukların banyosu ve uyku düzeni bana kaldı. Beni hiç üzmediler. Uyumadan önce kitap okudum. Yatakta biraz da sohbet ettik. Duru normalde kolay uyumaz. Ama bu defa daha kolay uyuyan o oldu. Normalde yatakta döner durur, kendi kendine söylenir, emiziğini çıkarır diğerini takar, koluna veya yatağa emzikleri sürter. Bunların hiçbirini yapmadı. Kolumu yastık olarak kullandı ve bana sırnaştı. Ben de ona sarılarak uyumuşum. Bir ara bakıyorum Selin zorlanıyor, hemen ona da sarılıyorum. Büyülü bir kollarım mı var ne? Zaten Duruyu bebekken de ben daha kolay uyutuyordum.
Durunun dili açıldıkça açıldı artık. Olumsuz cümle kuramıyor. Onun yerine sonuna yok kelimesi getiriyor. “Ben geliyorum yok” gibi. ingilizcenin “not” olumsuzu gibi düşünüyor. Kızdığı zaman da bize “Seni parka götürecem yok”. Çocuklarla oynamak çok zevli. Akşamları ben de çocuk oluyorum ve onlarla çok güzel oynuyoruz. Dün akşam birşeyler anlatıyordum Hilmiyeye. Duru ne desin: Baba sus artık!. Bir de birşey sorduğunda eve yerine “Hıhı” demeşi çok şeker.
Selin de kısa sürede okumayı öğrendi. Artık gördüğü her yazıyı yavaş da olsa okuyabiliyor. Üstelik harflerin bazılarını öğrenmediler. Şimdiki okuma yazma bir garip teknik. Sıralı da gitmiyorlar. Bazen e harfi, bazen k harfini görüyorlar. ingilizce okumada problemler oluyor. Book kelimesini, baba bak burada bok yazmışlar dedi. Matematik problemimiz de var. 2 sayının toplamı için Seline pratik bir yöntem gösterdim. Büyük olan sayıyı aklında tut ve küçük olanı parmak say dedim. Ama nedense düşünüp duruyor. Halbuki parmaklarını çıkarıp saysa kolay olacak. Hilmiye kızınca çocuk iyice gerildi. Allahtan ben sakinim bu konularda. Tekrar tekrar anlattım. Matematik o yaşlarda hepimizin kabusuydu. Sonra öğrendi neyseki. Baktım destere bir kaç sayı yazmış ve kendisi toplamış.
Okulda resim dersinden soğudu ve başka bir klübe geçti. Resim öğretmeni çizeceği şey konusunda onu kısıtlıyor, ama Selin kendi istediği şeyi çizmek istiyor. Bu sebepten de istemiyordu. Resim dersleri çok profesyonel değil. Keşke etüd merkezindeki gibi bir hocaları olsaydı.